Şüyuu vukuundan beter!..

A -
A +

Politikacılarımızın, daha doğrusu liderlerin; ulu orta irad ettikleri nutuklar yüzünden, yakamıza yapışan ve gün geçtikçe derinleşen ekonomik krizin faturalarından "ara rejim" söylentileri karşısında şaşmamak gerekiyor. Çünkü, ne zaman politik veya ekonomik hayatımız böylesine ağır yara alırsa, önce "teknokratlar hükümeti" sonra da "ara rejim" iddiaları ortaya çıkıyor. Aslında, geçmişte, böylesi rivayetlerin bir bir gerçekleştiği de unutulmuyor. MGK'dan tepki Gerçi, MGK dün yayınladığı bildiride, "ara rejim" gibi temennilere karşı tepki göstererek, söylentilerin tahribat gücünü zayıflatmış bulunuyor. Ne var ki, "Şüyuu vukuundan beter" bir psikoloji tesiri altındaki ortamın ne zaman normale döneceği şimdilik bilinmiyor. Dileğimiz odur ki, Türkiye, bir an önce böylesi bir psikolojiden kurtulup, derin krizin de hakkından geliversin. Fakat, gelişmeler "umutlu" olmamızı adetâ engelliyor. Yayından fırlayan, "ara rejim" okunun, bu gidişle daha uzun süre iz bırakacağı sanılıyor. TÜSİAD'a gelİnce Bu arada, TÜSİAD'ın girişimini, 1968'lerdeki "Ecevit ile savaş"a benzetmek istemiyoruz ama nereden bakılırsa bakılsın, andırmıyor da değil. Gerçekten de, TÜSİAD, sanki Ecevit ile 2'nci savaşı açmış bulunuyor. Boşuna "tarih, tekerrürden ibarettir" denmemiştir herhalde... Her ne kadar TÜSİAD ve benzeri girişimlerin, haklılığı ortadaysa da, ortamın sakinleştirilmesi icap ediyor. Yoksa, maazallah, krizden sonra -telaffuz bile etmek istemiyoruz ama- "kaos" kaçınılmaz olur. Ya dış yardımlar? Zaten, böyle girişimler devam ettiği sürece, "ara rejim" gibi tatsız söylentilerin, ardı arkası kesilmez oluyor. Üstelik, bu tür söylentiler ve girişimler, dış yardımı daha da zorlaştırıyor. Yeri gelmişken, Ekonomi'den Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in ikinci defa elinin boş döndüğünü öne sürenler gittikçe çoğalıyor. En azından, beklenmeyen bir gecikme kabulleniliyor. Galiba, eninde sonunda Başbakan Bülent Ecevit'in bizzat ABD'ye gitmesi icap edecek. Sonuç olarak Sonuç olarak, Türkiye, bu haftayı da lafla geçirirken, derin kriz, gün geçtikçe kendini daha çok hissettiriyor. "15 günde, 15 yasa" çıkar mı, çıkmaz mı, tartışmalarının tıkadığı bir ülkede, ne yapıp yapıp, bunalımdan çıkmanın yollarını bulmanın tam zamanı yaşanıyor. Ancak, yeni "varlık vergisi" veya "ek vergiler"den bahsediliyor. Bunca badireden sonra, hükümetin en kolay yolu seçmeyeceğini umuyoruz. Eğer, işimiz sadece yeni yeni vergilere kalmışsa; bu, üretimin ve hükümetin sonu anlamına da geliyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.