Kim ne derse desin; ekonomimizin istikrara kavuşması, bir yerde Devlet Bakanı Kemal Derviş'in gidişatına endekslenmiş görünüyor. Zaten; Başbakan Ecevit'in, büyük bir itina ile adını telaffuz etmesiyle birlikte, başta medyamız olmak üzere, birçok kurum ve kuruluş Derviş'i bir umut olarak kabullendi. Oysa; hem bizzat Kemal Derviş, tek başına hiçbir şey yapamayacağını açık bir şekilde ifade etti, hem de böylesi bir beklentinin "ham hayal"den öte olamayacağı terennüm edilmeye başlandı. Aklın yolu bir Ne var ki; Derviş'in açık sözlülüğü, dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile ilgili sinyalleri yakalayan kamuoyu, bir bekleme sürecine giriverdi. Şimdi; bütün Türkiye, Kemal Derviş'in ABD'deki görüşmelerini merak içinde izlerken, dönüşünü dört gözle bekliyor. Dileriz ki, Derviş'in ABD temasları olumlu geçsin ve sağladığı veya sözünü aldığı yeni kredi imkanlarıyla Ankara'ya dönsün. Maazallah, Derviş ABD'den eli boş dönerse, işte o zaman siz seyredin ülkenin halini. Reçetede yenilik yok Öyle anlaşılıyor ki, ekonomimiz hâlâ büyük bir baskı altında bulunuyor. Derviş'in ABD'ye hareketinden önce, ana hatlarıyla açıkladığı reçete, herhangi bir yenilik içermiyor. Gerçekten de, üç veya dört başlık altında toplanan mesaja şöyle bir göz atıldığında, durum kendiliğinden anlaşılıyor. 1- Enflasyonla mücadeleye çok kararlı biçimde devam edilecek. 2- Üzerinde çalışılan program Türkiye'nin Ulusal Programı olacak. 3- Programın çok güçlü bir politik ve toplumsal desteğe ihtiyacı var. 4- Programın başarısı için dış finansman şart. Her dört maddenin de, daha önceki programın bünyesinde olduğu hemen farkedilmiyor mu? En önemli şart En önemli şartın, dış finansman temini olduğu öteden beri biliniyor. Aslında, Türkiye'nin içine düştüğü çarpık ekonominin boyutlarının vahameti, her gün biraz daha şiddetlenerek ortaya çıkıyor. Asıl tehlike burada saklanıyor. Nitekim, yeni önlemler alınmaya çalışılırken, hiper enflasyon tehlikesinin gölgesi de ortalıkta dolaşıyor. Hiper enflasyon Kurban Bayramı münasebetiyle, krizin tatil yaptığını, acil önlemler alınmadığı özellikle dış finansman bulunmadığı takdirde, kaosa sürüklenmenin kaçınılmazlığı öne sürülüyor. Bütün olumsuzluklara rağmen, karamsar tablolar çizmeden Kemal Derviş'in ABD'den dönüşünü beklemek gerekiyor. Bu arada; yıllardan beri, bir türlü gerçekleştiremediğimiz özelleştirme operasyonlarını mutlaka başarmalıyız. ...Ve ne yapıp yapıp, yabancı sermayeyi yenidenTürkiye'ye davet etmeliyiz.