Tokat Turhal'dan e-Ticaret'in zirvesine

A -
A +

Bu hafta İstanbul’da Worldef E-Ticaret Zirvesi’ndeydik. Katılımcı olarak bulunduğumuz bu fuarda üç gün boyunca çok sayıda insanla buluştum. Fuarların en büyük faydası insanlarla temas etmek, diyalog kurmak, iş, ticaret ardından geliyor. Orası nasip işi.

 

 

 

Fuarda standımıza beş-altı genç yaklaştı bankoya. Heyecanları, tedirginlikleri yüzlerinden okunuyordu. Hemen kalktım masadan, yanlarına gittim.

 

 

 

Gençler Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesindenmiş. Biraz sohbet ettikten sonra baktım ki çocukların gözlerinde gelecek kaygısı, iş bulma, hayatlarını düzene koyma endişeleri var.

 

 

 

“Gelin” dedim “Size ben bir güzellik yapmak istiyorum.” Aldım bu gençleri, önde ben, arkada gençler, başladık yürümeye. Bir aralık arkamı döndüğümde arkamda yirmi beş genç vardı. Meğer Tokat’tan yirmi beş genç bir olup gelmişler. Başlarında üç hocaları, düşmüşler İstanbul yollarına.

 

 

 

Gençleri fuardaki en popüler, en hızlı büyüyen, en başarılı firmalarının stantlarına götürüp patronlarına seslenip çağırdım. Patronlar da var olsunlar toplantılarını bırakıp geldiler. Ayaküstü çocukların her birine birer e-Ticaret paketi kurma hakkı kopardık. Bir başka firmamızın 34 yaşındaki genç patronu %1.000’in üzerinde büyümeyi sağladığı şirketinde bunu nasıl başardığını anlattı. Gençlerin hepsine tek tek cep numarasına kadar verdi.

 

 

 

Oradan çıktık. Bir ERP yani muhasebe yazılımı şirketinin standına gittik. Ben, yirmi beş genç ve üç de hoca. Oranın da kurucusu çok eski dostumuz, hemen toplantısını bırakıp geldi. Gençlerle tanıştırdım, gençlerden kendisine bahsettim.

 

 

 

Hemen ayak üstü bir iş birliği protokolü hazırladık.

 

 

 

Yarım saat içinde üç önemli CEO ile tanıştılar. Hepsi kendi işlerine göre bazı jestler yaptı gençlere.

 

 

 

Hadi bu şirketlerin de reklamı olsun, düzgün insanların, iyi şirketlerin reklamı olmayacaksa kimin olacak. E-Ticaret konusunda T-Soft kurucusu Ömer Arıkan, lojistikte Shipentegra kurucusu Ali Ceylan ve ERP yazılımında DİA Yazılım kurucusu Suha Onay gençlere şirketlerini açtılar.

 

 

 

Sonra gençlerle duygusal bir vedalaşmamız oldu. Aslında ben sadece yarım saat gibi bir süre ayırdım. Bir de o firmaların sahipleriyle tanışıklığımı kullanıp onları ayaküstü davet ettim. Yarım saatlik bu tanışıklık sonrası gençlerle ayrılamıyorduk neredeyse.

 

 

 

Dedim ki onlara, “Sizi buraya yirmi beş genç, Tokat Turhal’dan çıkıp, bu ekonomik şartlarda otobüslere bindirip buraya getirmek kimin, kimlerin fikriyse onun ellerinden öpüyorum.”

 

 

 

Öyle ya, üniversite okumayı sadece okulda sınıflara girmek, dersten çıkıp derse gitmek, vizelere, finallere girip çıkmak olarak görenler Boğaziçi Üniversitesinden de mezun olsa, ODTÜ’lü de olsa bir şey ifade etmiyor.

 

 

 

Ama bu yirmi beş genç nasibini, rızkını aradı, belki birkaç hafta harçlıksız kalmak pahasına bu fuara geldi. Emin olun bu gençlerden hiçbiri eğer ki memleketlerine döndüklerinde gereken çabayı gösterirse, burada gördüklerinin vizyonlarını genişletmesine imkân tanırsa, görüştüğü insanlarla irtibatı koparmazsa hayatları boyunca iş aramayacaklar.

 

 

 

Hayatın ana yollarında trafik çok yoğun. Ama bazı kısa yolları var. Gençler sıradan olmamak için, farklı olmak için sürekli kafa yormak zorunda.

 

 

 

Bu gençleri buraya davet eden Worldef’ten Orxan İsayev’i, Worldef Kurucusu Ömer Nart’ı, Worldef’in dijital pazarlamacısı Nihat İpekçi’yi ve Worldef’in tüm ekibini gönülden tebrik ediyorum.

 

 

 

Peki gençler bu gibi kısa yolları nasıl bulabilirler? Neler yapmalılar?

 

Birincisi: Harekete geçmek zorundalar. Bilgi, niyet ve hayal, ancak harekete geçince kıymet kazanır. Günümüz dünyasında harekete geçmeyen genç, sürekli geride kalır. Her gün sosyal medyada saatler geçirmek yerine, bir girişimin kapısını çalmak, bir etkinliğe katılmak, bir hocaya danışmak bin kat daha değerli.

 

İkincisi: Sormaktan, merak etmekten, çekinmemeliler. Utanmak, sormamak, yanlış yapmaktan korkmak; büyümeyi, gelişmeyi engeller. O gün fuarda o gençler yanıma yaklaşmasa, ben onların Tokat’tan kalkıp geldiklerini bilmeyecek, belki hiç tanışmayacaktık. Unutmayın; bir sorunun sizi getireceği yer, bazen tüm kariyerinizi şekillendirebilir.

 

Üçüncüsü: İz bırakmaya çalışmalılar. Tanıştıkları insanları sadece birer kartvizit olarak görmemeli, bir gönül bağı kurmalı, ilişkileri sıcak tutmalılar. Her gün bir adım daha. Her gün bir kişiye “Merhaba, sizi fuarda tanımıştım. Şu an şöyle bir adım attım” demek bile büyük fark oluşturur.

 

Dördüncüsü: Kendilerine yatırım yapmalılar. Bugün dünyada en hızlı gelişen sektörler dijitalleşme, yapay zekâ, e-Ticaret ve yazılım etrafında dönüyor. Bu alanlarda kendini geliştiren, basit bir eğitimle yetinmeyen her genç birkaç yıl içinde kendi işinin sahibi olabilir. Üstelik bu işler için büyük sermayelere değil, azme, plana ve sürekliliğe ihtiyaç var.

 

Ve beşincisi: Kıymet bilen insanlarla yürümeliler. Ne mutlu ki bu gençlerin karşısına üç önemli iş insanı çıktı ve onlara zaman ayırdı. Ama mesele, o zamanın kıymetini bilmek. Oradan aldıkları bir mail adresi, bir numara, bir söz – eğer doğru değerlendirilirse – belki de hayatlarının kırılma noktası olacak.

 

Ben, o gün bir şey daha gördüm: Bu ülkede umut hâlâ gençlerde. Yeter ki önleri açılsın, yeter ki doğru yönlendirme yapılsın. Evet, zorluk çok. Evet, ekonomik şartlar kolay değil. Ama bizim gençliğimizde de değildi. Fakat fark oluşturanlar hep o zorluklara rağmen yürüyenler oldu.

 

Bu yazıyı okuyan genç bir kardeşim varsa, şunu bilsin:
Hiçbir şey için geç değil. Ama hiçbir başarı da tesadüf değil.

 

 

 

Ömer Ekinci'nin önceki yazıları... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.