‘Altın’ın sevdikleri ve sevmedikleri!..

Sesli Dinle
A -
A +
Bu yılın flaş yatırım enstrümanı altın, gram başına 2023’e 1.096 TL’den başladı. Son kapanışını 1.237 TL’den gerçekleştirerek, yılbaşından bu yana yüzde 13 değer kazandı. Nisan ortalarında 1.273 TL ile zirve yapan altın, ardından bir miktar geri çekildi. Biliyoruz ki gram altın; ya dolardan ya da ons altından etkileniyor. Ons altının sadece bu yıl yüzde 8,75 değer kazandığını görüyoruz. Dolar/TL’de ise aynı dönemde yükseliş yüzde 3,72 olarak gerçekleşmiş. Demek ki ‘gram’daki değerlenmenin ana faktörü ons altın olmuş.
 
Ons altın, bir anlamda altın/dolar paritesi olduğu için ABD verilerine doğrudan bağımlı bir enstrüman. Bu sebeple ABD’den gelecek her veri ons fiyatlarında etkili olabiliyor.
Son gelişmelere baktığımız zaman ons altının sevdiği gelişmeleri şöyle anlatabiliriz: ABD TÜFE verisi, martta yıllık %5,1 ve aylık %0,1’lik gerçekleşme ile beklentilerden daha fazla gerileme gösterdi. Manşet ÜFE’nin de %4,9’dan %2,7’ye büyük bir geri çekilme göstermesi dikkat çekici. Öte yandan son FED tutanaklarında üyelerin, bankacılık krizinden endişeli oldukları görüldü. Hatta bazı üyelerin, bankacılık krizi sonrasında ‘Mart ayında faiz artışı yapılmasın’, bazılarının da ‘daha esnek para politikası duruşuna geçilsin’ önerisinde bulunduğu görüldü. FED üyelerinin, ‘ılımlı bir resesyon’ riski dahi öngördüğü anlaşıldı. Sonuç olarak TÜFE, ÜFE ve FED tutanakları, piyasada ‘Daha agresif FED fiyatlamasına gerek kalmadığı’ yönünde beklentileri desteklemişti.
 
Peki ne oldu da ons altın, nisan ortasında gördüğü 2.048 dolar zirvesinden düşüşe geçerek, yeniden 1.980 dolar sınırına çekildi? Burada da altının sevmediği gelişmeleri şöyle sıralayabiliriz: Çekirdek TÜFE yıllık bazda %5,5’ten %5,6’ya yükseldi. Son gelen perakende satışlar verisi beklentileri aştı. ABD piyasaları hâlâ ciddi anlamda istihdam üretiyor. 2023 yılının ilk çeyreğine dair şirket bilançoları da güçlü geliyor.
 
Bütün bunlar ekonomide canlılığın göstergeleri ve yüzde 2 enflasyon hedefi için ‘yeterince soğuma gerçekleşmediği’nin işaretleri… Son dönemde yükselen petrol fiyatlarının gecikmeli yansıması da ‘enflasyondaki diri duruşun süreceği’ yönünde sinyaller üretebilir. Bütün bu gelişmelerin etkisiyle ABD’de itibar gören Michigan Üniversitesinin yıllık enflasyon beklentisi raporunda; TÜFE öngörüsünün %3,6’dan %4,6’ya çıkarılması da önemliydi. Sonuç olarak piyasa oyuncuları nezdinde, FED’in ‘hızlı bir gevşemeye gitmeyeceği’ ve ‘agresif para politikasının korunacağı’ yönünde beklentiler ağırlık kazanmaya başladı.
 
Gelinen noktada FED’in mayısta 0,25 baz puanlık artış yaparak politika faizini 5,25’e çıkarması, yılın ikinci yarısında da 0,50 baz puanlık indirimle 4,75’e çekmesi bekleniyor. Aslında yüzde 4,75’lik bir dolar faizi, ons altın fiyatlarını da frenleyecek güce sahip olabilir.
 
Rakamlara bakacak olursak; ons altın tarafında kısa vadede 1.980-1.960 dolar bandının korunması önemli. Gram altında da 1.230-1.215 TL’ye dikkat edilmeli. Bu seviyelerin altına inilmedikçe, altın fiyatlarında fazla endişelenmeye gerek yok. Ancak FED faizlerinin uzunca bir süre yüksek seviyelerde kalacağı beklentisi bile, altın fiyatlarında bundan sonraki yükselişleri daha sınırlı tutabilir. ‘Agresif FED’ senaryosunu destekleyecek verilerin ağırlık kazanması hâlinde, ons altında 1.800 dolara varabilecek realizasyonlar bile ihtimal dâhiline girebilir. Bu anlamda ABD ekonomisinden gelecek TÜFE ve Tarım Dışı İstihdam başta olmak üzere; FED politikalarına ve dolara etki edebilecek her türlü veri daha da önem kazanmış durumda… Gram altın ise, yavaş yavaş da olsa yükselen dolar/TL’den de destek bulduğu için, ons altında yaşanabilecek muhtemel gerilemelere karşı daha dirençli durabilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.