Büyük buluşma ne zaman, nerede?

Sesli Dinle
A -
A +
Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 15’e çıkarmasının ardından öne çıkan şu ifadelerle başlayalım;
 
“Para Politikası Kurulu; dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için, parasal sıkılaştırma sürecinin başlamasına karar vermiştir. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma ‘gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde’ kademeli olarak güçlendirilecektir.”
 
Evet… Yeni bir yola çıkıldı. Bunun bir başlangıç olduğu ve gerisinin geleceği anlaşıldı.
 
Burada “salt bakış açısıyla” politika faizini enflasyona endekslemenin hata olduğunu düşünüyorum. Öyle olmadığını ve hatta olamayacağını anlamak için ABD’ye bakmak bile yeterli. ABD’de enflasyon geçen yıl yüzde 8’e çıktığında, FED, yüzde 2’lerde olan politika faizini hemen yüzde 8’e mi yükseltti; tabii ki hayır.
Enflasyon, geriden gelen 1 yılı ölçüyor. Faiz ise gelecekteki bir yıllık süreç için geçerli. Dolayısıyla Merkez Bankacılığında kademeli ilerlemek ve “makası” zamanla kapatmak, etkiye göre tepki göstermek ve böylece enflasyon haricindeki diğer makroekonomik dengeleri de (-ki en önemlisi büyümeyi ve buna bağlı olarak yatırımları, istihdamı) gözetmek esastır.
 
Ne oldu ABD örneğinde; daha geçtiğimiz iki aylık süreçte politika faizi ile TÜFE, yüzde 5 civarında buluştu. Enflasyon zamanla düştü, politika faizi de verilere göre zamanla reaksiyon göstererek enflasyonu yakaladı. Hatta son durumda ABD’de TÜFE %4,1 iken, FED politika faizi %5’in üzerinde…
 
Bize dönüp uyarlarsak; bizdeki buluşma nerede ve ne zaman gerçekleşecek? Yani politika faizi ile enflasyonun buluşması... Bu sorunun cevabı “altın” değerinde bir bilinmezlik taşırken, sadece eldeki bazı verilerden ve gelecekte gerçekleşecek hamlelerden çıkarımlarda bulunabileceğiz. Ve zamanla bu soru kendiliğinden cevap bulacak.
 
Eldeki bazı veriler derken; asgari ücret zammı ve dolarda 25,00 TL’yi aşan son yükseliş, hem arz hem de öne çekilecek talep etkisiyle, enflasyon üzerinde bir miktar baskı oluşturabilir. Öncelikle bunları göreceğiz.
 
Ve yüzde 40’a yakın seyreden enflasyon beklentilerine baktığımızda, 12 ay sonra bu seviyenin çok fazla altına gerileme öngörüsü de henüz yok.
 
İşte üç tane önemli kelime; ‘zamanla’, ‘henüz’ ve ‘beklenti’…
 
Zamanla; çünkü bu yolda biraz sabırlı olmak zorundayız.
 
Henüz yok; ama para ve maliye politikası tarafında gerekli şartlar sağlandıkça yarın olabilir.
 
Beklenti; bugün çok iyi değilse de belli bir vadede düzelebilir. Yani fiyatlara dair beklentiler... “Ben bugün almadığım mal, ürün ve hizmeti; 1 ay sonra, 6 ay sonra, 1 yıl sonra, bugünkü fiyata göre ne kadar bir sapma ile alabilirim” beklentisi… Bu beklentide de makas kapandıkça işlerin rayına gireceğini görebileceğiz.
 
Evet… Anlattıklarım teorik ve soyut şeyleri ifade edebilir. Sabırsız bir toplum olduğumuzu da biliyoruz. Ama yara ne kadar derinse tedavi de o kadar uzun sürüyor.
 
Son olarak “faiz-enflasyon denkliği” arayanlara tavsiye değil bir hatırlatma… Şu anda mevduatta zaten yüzde 35 civarı bir getiri var. “Tezgâh altında” ve “miktara göre” daha da yüksekleri olabilir. Ve bu getiriler, bugünkü enflasyon ile neredeyse denk… O zaman problem ne? Tahrip olmuş, yorgun bir psikoloji… İşte beklenen ekonomik başarı, rakamlar kadar psikolojiyi de onarmakla doğru orantılı olarak gelecek.
 
Kısaca borsa dersek; yolu açık, ihracatçı şirketler öncülüğünde… 5200-5500 destek bandının sağlamlaşması, 5700 direncinin aşılması ve üzerinde kapanışlar görülürse; bu, uzun vadede BİST100’de 7000 seviyesine varabilecek yükselişlerin de ilk habercisi olabilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.