Çorba parası!

Sesli Dinle
A -
A +

Halka arz olmak yani borsaya açılmak… Şirketler için sayısız faydalar taşıyan bir işlem. Şöyle ki; borsaya açılan şirketler faizsiz ve geri ödemesiz bir finansman kaynağına ulaşıyor. Bankalardan çekilen işletme kredilerinden farklı olarak halka arz gelirleri, geri ödemesi olmadığı için ilerleyen dönemlerde şirketlerin nakit akışını zorlamıyor. Bu gelirle yatırımlar finanse edilerek; üretim, istihdam ve ihracata ciddi katkı sağlanabiliyor.

 

Çorba parası!

 

BİST çatısı altındaki kurumlar, yaptıkları işlerle ilgili olarak da KAP bildirimleri yapıyorlar ve şeffaflıklarını ortaya koyuyorlar. Sermaye Piyasası Kurulunun ve Borsa İstanbul’un kriterlerini de sağladıkları için, kurumsal ve prestijli bir yapıyı tesis etmiş oluyorlar. Borsaya açılmakla birlikte şirketler; aslında çok ciddi bütçelerle gerçekleştirilen reklam/PR/tanıtım faaliyetini de otomatik olarak yapmış oluyorlar. Öte yandan Borsa İstanbul son derece profesyonel, organize bir piyasa; yani şirketlerin orada bir değeri oluşuyor.

 

Yukarıda saydıklarımızla birlikte değerlendirdiğimiz zaman şirketler açısından her şey güzel gözüküyor. Son dönemde de hem finansman giderlerinin arttığı hem kredi limitlerinin gerilediği bir süreçten geçiliyor. Şirketler için halka arz iyi bir seçenek oluyor. Nitekim bu yıl deprem ve seçim gibi piyasaları doğrudan etkileyen gelişmelere rağmen, ağustos sonu itibarıyla 30 şirketin halka arzı gerçekleşti. Bu şirketler toplamda 41,8 milyar TL’lik bir halka arz geliri elde etti. Bu kadar büyük bir gelir, şirketlerin özellikle finansman ihtiyacını karşılamada büyük katkı sağlayacak ve yatırımlarının hızlanmasını beraberinde getirecektir.

 

İşin bir de yatırımcı tarafı var. Halka arz olan şirketlerin borsaya “tavan serisi” ile merhaba demesi neredeyse geleneksel hâle geldi. Öyle ki; borsaya ilgisi sadece “halka arzlara katılmaktan” ibaret bir kitle oluşmaya başladı. MKK verilerine göre 31 Ağustos itibarıyla yatırımcı sayısı, 6 milyon 257 bin 415 seviyesine ulaşarak rekor kırdı. Sadece ağustos ayının ikinci yarısında 625 bini aşkın yeni yatırımcı geldi. Son bir aylık süreçte yaklaşık 10 halka arzın gerçekleştiğini de dikkate alırsak; halka arzlarla birlikte yatırımcı sayısında da artış yaşanıyor.

 

Bu arada… Halka arzdan dağıtılan hisse miktarları yoğun katılım sebebiyle son dönemde 1.000 TL civarlarında seyrediyor. Soruyorum çevremde bu yatırımı yapanlara; “çorba parası çıktı” gibi ifadelerle karşılaşıyorum! Borsada yatırımcı sayısının 6 milyonu aşması güzel. Ancak borsa yatırımı, çorba parası çıkarmaktan ziyade, çok daha bilinçli, profesyonel, uzun vadeli stratejilerle yapılması gereken bir yatırım. Yeni yatırımcıların da bu şekilde yaklaşmaları daha doğru olur diye düşünüyorum.

 

 

 

**

 

 

 

 

 

OVP’nin ardından paranın yönü!

 

 

 

Türkiye’nin 2024-2026 yılları arasındaki makroekonomik projeksiyonunu ortaya koyan OVP geçen hafta açıklandı. Dikkat çeken unsur, enflasyon oldu. Yeni OVP’de enflasyon beklentileri 2023 sonu için yüzde 65... 2024’te ise enflasyonun yüzde 33’e düşmesi hedefleniyor. Bu arada TL ve dolar bazında belirtilen Gayrisafi Yurt İçi Hasıla beklentileri dikkate alınarak yapılan hesaplamalara göre, bir takım kur beklentileri telaffuz edildi. Ancak gözlerden kaçmasın, enflasyonda keskin bir düşüş hedefi mevcut. Bu durum; para ve maliye politikalarında “daha etkili bir duruş” ve “ülkeye yabancı kaynak girişinin hızlanması” gibi gelişmelerle sağlanabilir. Enflasyonda düşüş, güçlü bir TL ile mümkün olabileceğine göre, döviz için çizilen o senaryolar sorgulanabilir.

 

Altına bakarsak; ABD’de faizlerin yüksek seyretmesi ve dolar endeksinde (DXY) yeniden 105 seviyelerine doğru tırmanma, ons tarafını baskılıyor. Bununla birlikte FED’in 2024 yılında faiz indirimlerini gündemine alabileceği yönündeki beklentiler, 1.900 dolara yakın yatay seyreden ons altın tarafında önümüzdeki yıl baskının hafiflemesi anlamına gelebilir. ABD’den gelecek ekonomik veriler burada belirleyici olacak. Bu anlamda önümüzdeki hafta gözler ABD TÜFE verisinde olacak.

 

Enflasyonun bir süre daha bizimle olması “öne çekilen talep” eğilimlerini azalarak da olsa devam ettirebilir. Bunun da şirket hasılatlarına olumlu etkisini sürdürmesi beklenebilir. Asıl önem verdiğim konu şu; ekonomi yönetiminin uyguladığı piyasa dostu politikalar, ülke risk priminde “kalıcı” bir gerilemeyi kuvvetlendirebilir. Bu politikalar, son dönemde not kuruluşlarının da duruşunu olumluya çeviriyor. Geçen hafta Moody’s ve Fitch örneğinde olduğu gibi… Borsa İstanbul, asıl desteği buradan alabilir. BİST100 için öncelikle 325 dolara (8.800) varabilecek yükselişler söz konusu olabilir. Kâr satışları hâlinde “7.900 desteğinin üzerinde tutunmanın” özellikle önemli olacağını vurgulayalım.

 

OVP sonrası 21 Eylül'de yapılacak ilk TCMB PPK toplantısı da, verilen mesajların ardından dikkatle takip edilecek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.