Dolar hesapları çözülürken ve mevduat oranı artarken

A -
A +
Ekonomi, rakamlar kadar beklenti ve psikoloji yönetimidir aslında… Yerli paranın değeri ile enflasyonun seyrine ilişkin olarak “olumsuz beklenti” ve “bozuk psikoloji”; ihtiyaçtan fazla stok yapmayı, öne çekilen alımı, aşırı tüketimi ve nihayetinde gerçek değerinden epey uzaklaşmış, sağlıksız fiyatlamaları beraberinde getirir. Yaşadığımız bu…
 
Tüketici de böyle ortamlarda kendisine sorar; “Bugün 100 TL’ye alabileceğim bir ürün ve hizmeti; 1 ay sonra, 3 ay sonra, 6 ay sonra ya da önümüzdeki yıl kaç TL’ye alabilirim?” Buna verebileceği sağlıklı bir cevabı var mı? Bugün 100 TL… Seneye 150-200-250!.. Kaç TL?
 
Örnek: Bir tüketici “Bugün 2 milyonluk evi, seneye 2,25 milyona alabilirim… Bugün 500 bin TL’lik otomobili, seneye 550 bin TL’ye alabilirim” diyebiliyorsa, burada makul bir fiyat artışı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak 500 binlik otomobilin seneye, 700-800 bin olabileceği yönünde bozuk bir algı varsa, zaten hep birlikte yükleniyoruz panikle alıma… Sonuç; “aşırı talep, fahiş fiyat artışı, araç stokçuğu ve araba bulamama” şeklinde tezahür ediyor.
Dolar hesapları çözülürken ve mevduat oranı artarken
 
Dış ticaret açığına bakalım… Yılın ilk çeyreğinde kaydedilen dış ticaret açığı 34,9 milyar dolarla rekor kırdı. Tüketim malları ve altın ithalatının etkisi yüksek. Yani öne çekilen tüketimin neticesi bu ve aynı zamanda “güvenli liman altın” talebinin artmasının sonucu… Bu ithalatı yapmak için önce dolar talep ediyoruz. Böylece aylardır stabil seyreden dolarda da hafiften bir kıpırdanma ve 19 TL’nin üzerinde konumlanma çabası dikkat çekmekte.
Dolar hesapları çözülürken ve mevduat oranı artarken
 
Ekonomi yönetimi Kur Korumalı Mevduat aracını etkin kullanıyor. Burada; KKM’ye geçişlerde dolar-TL ayırımının kalkması, getiri tavanın kaldırılması, vadelerin kısalmasıyla birlikte bazı neticeler alındığı görülüyor. KKM hesaplarında mevduat getirisi (TCMB faizi) 8,50 + 3,00 puan, yani yüzde 11,50 şeklindeydi; yüzde 25’e kadar yükseldi. Bankaların TL yükümlülük şartlarını yerine getirmesi için başlattığı mevduat yarışı ile de, KKM dışı TL mevduat oranları yüzde 30’un üzerini gördü. Bütün bunlar bir süreçti ve tablolarda da görüldüğü gibi sonuçlara baktığımızda şunları görüyoruz:
 
> 13 Ocak ile biten haftada 118 milyar doların üzerinde seyreden Gerçek Kişilerin (şahısların) döviz hesapları, bugün 110 milyar dolar sınırına kadar çekiliyor. Yani şahıslar 8 milyar dolar satmış.
 
> 13 Ocak ile biten haftada 1,37 trilyon TL’de bulunan KKM hesapları, 1,7 trilyon TL’yi geçiyor. Yani buraya 330 milyar TL yeni para girişi olmuş.
 
Peki… Bireysel dolar hesaplarında yaşanan bu çözülmeye ve yüksek seyreden TL mevduat getirilerine rağmen, nasıl oluyor da hâlâ kurda artıştan söz ediliyor? İşte burada da 2 nokta öne çıkıyor:
 
1-İthalat, Ocak-Mart döneminde, geçen yılın aynı dönemine kıyasla %11,4 oranında artarak 96,5 milyar dolar oluyor.
 
2-İhracat, Ocak-Mart döneminde sadece %2,5 oranında artarak 61,5 milyar dolarda kalıyor. Yani sadece ticaret rakamlarına bakacak olursak; dolarda talebe göre daha az bir arz gerçekleşmiş oluyor.
 
SONUÇ: TL getirileri yükselmişken ve dolar hesapları çözülüyorken, burada psikolojiyi tamir edersek ve enflasyonist beklentileri minimum seviyelere çekebilirsek, bu işi başarabileceğiz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.