Yarı fiyatına ne alabilirsin?

A -
A +

Son yıllarda yaşanan enflasyonist ortam fiyatlama davranışlarında ciddi anlamda bozulmaya sebep olunca, her şeyin fiyatında iktisadi temelli olmayan, spekülatif diyebileceğimiz artışlar yaşandı. Ve bugün ekonomi yönetimi dezenflasyonist süreci tesis etmeye çalışırken, fiyat artış hızlarının da düşmeye başladığını gözlemliyoruz.

 

Şimdi başlıkta sorduğumuz soruya bakalım; bugünkü şartlarda yarı fiyatına ne alabilirsin? 5 milyon TL istenen bir konutu 2,5 milyon TL’ye; 1 milyon TL talep edilen bir otomobili 500 bin TL’ye; 500 bin TL’lik bir arsayı, tarlayı 250 bin TL’ye alabilir misin? Tabii ki hayır.

 

Ve bugün serbest piyasada 1 gram altının 1.000 TL’ye; doların 15 TL’ye düşmesini beklemek ne kadar gerçekçi? Çok değil…

 

Elde ne kalıyor? Borsada işlem gören hisse senetleri… Başlıktaki soruya “evet” diyebileceğimiz tek seçenek; çünkü çok yakın geçmişte bunu gördük. Aralık ayının son haftasında, BİST100 endeksinin 7.200 desteğini test ettiği zamanlarda; Borsa İstanbul’da, gördükleri zirve seviyelere göre yarı fiyatına gerileyen hisse sayısı az değildi. Tabii ki bir hissenin fiyatının yarı yarıya düşmesi, ona ilgi duymak için başlı başına tek sebep değildir, olamaz da… Orada sağlam bir finansal yapı ve pozitif gelecek beklentileri başta olmak üzere birçok realiteye de bakmak gerekiyor.

 

Biz neler yazmıştık o günlerde;

 

-Borsa İstanbul’da F/K oranları hem emsal ülkelere hem kendi ortalamalarına hem de 2024 tahminî bilançolara göre aşağılarda kaldı; rasyonel bir fiyatlama değil bu…

 

-Sıkı para politikası kaynaklı mevduat ve altın başta olmak üzere değişik yatırım alternatiflerinin de öne çıktığı bir dönemde olduğumuz için; borsadaki işlem hacimlerinde gerileme ve hisselerde düşüş senaryosu ile karşılaştık.

 

-Buna rağmen mevcut konjonktürden daha az etkilenebilecek bankacılık, holding, ulaştırma, gıda, gıda perakende, enerji gibi sektörler başta olmak üzere, mevcut seviyelerden kademeli şekilde orta-uzun vadeli portföyler oluşturulabilir, şeklinde görüşlerimizi dile getirdik.

 

BİST50 endeksine dâhil hisse senetlerinde bile önemli değer kayıpları vardı ve o kayıplar sonrasında yine son 3 haftada yüzde 30’u aşan ciddi getiriler yaşandı. “Olan bitenden sonra bunları yazmak kolay” dediğinizi duyar gibiyim. Ancak anlatmaya çalıştığım şey bu değil. BİST100 endeksinin 7.200’e yaklaştığı o süreçte, kısa sürede 1 milyonu aşkın yatırımcı borsaya küstü. Hâlbuki borsa sadece para ile yatırım yapılan bir alan değildir. Ciddi bir strateji, bilinç, bilgi, sabır, sağlam bir psikoloji ve belli bir vade gerektirir. Bu diyarı terk etmek değildi çözüm… Bu deveyi nasıl güdeceğini bilebilmekti. Neyse… Bu anlamda da birçok yatırımcının ciddi tecrübe sahibi olduğunu tahmin etmek güç değil.

 

Biraz da rakamlar eşliğinde dikkatimi çekenlere değinmek isterim;

 

-Bankaların yıl sonu bilanço makyajlama reaksiyonuyla mevduat faizleri, aralık sonunda yüzde 52’nin üzerini test etmişti. Şimdi bu etkinin ortadan kalkması, yüksek faizli krediye talep azalması ve sistemde likidite bolluğu gibi sebeplerle, mevduat faizlerinde kimi miktar ve tutarlarda, 10 puana yaklaşan gerilemeler yaşandı. TCMB politika faiziyle yakınlaşma gerçekleşti.

 

-Haftaya gerçekleşecek TCMB toplantısında da ağırlıklı olarak politika faizinde yüzde 45 ile final yapılması beklentileri korunuyor. (Bundan sonraki süreçte daha etkin Maliye Politikaları ve TCMB’nin diğer araçlarını daha etkin kullanabileceğini görebileceğiz. Ve enflasyonist baskılar hafifleyene kadar sıkı duruşun sürdürüleceği vurgusu bizi karşılayacaktır diye düşünüyorum. 2 yıllık gösterge tahvil faizinde yeniden yüzde 40 seviyesinin üzerine çıkılması bu görüşü destekler nitelikte…)

 

-Endeks tarafında 3 aydır geçilemeyen 8.100-8.150 direnci, geçen hafta da bariz şekilde karşımıza çıktı. Aşağıda 7.650-7.900 bandı korundukça, bu direncin yakın zamanda geçilmesi ihtimali de artabilir.

 

-Altın ve dolar için kısaca söylemek gerekirse; ABD’den gelen TÜFE ve iş gücüne dair son sinyaller, ekonomide arzu edilen soğumanın henüz tam anlamıyla gerçekleşmediğini gösterdi. Bu durum FED’den mart ayında faiz indirimi beklentilerini zayıflatıyor. Faiz indirmeye uzak bir FED demek; kısa vadede ons altının bir süre daha baskı altında kalabileceği ve dolar endeksinin güçlü seyredeceği anlamına gelebilir. Bu anlamda ons tarafında 2.000 dolar desteğinin korunması önemli ve bir gözümüz de jeopolitik risklerde olacak tabii ki…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.