‘Yavaşlama’ endişesi mi?

Sesli Dinle
A -
A +
Borsa İstanbul’da BİST100 endeksi geçtiğimiz hafta başında 8.403 puan ile zirve yaptıktan sonra düşüşe geçti. Endeks bundan 3 sene önce hangi seviyedeydi diye baktığımda, 1.000 puana yakın rakamları görüyorum. Üç yıl önce endekse yatırım yapan, 7 kat kazanç elde etmiş. Çok değil, sadece 4 ay öncesine gittiğimde 4.400’e yakın seviyeler karşımıza çıkıyor. Oradan bugüne kadar geçen kısa vadede bile yüzde 100’e yaklaşan bir primden bahsediyoruz. Tabii ki bu süreçte borsaya, döviz ve enflasyon da eşlik etti.
 
Ancak 3 yıl önce endeksin bulunduğu seviyeler 150 dolar civarında seyrediyordu. Bugün ise 300 dolara yakın yerlerdeyiz. Demek ki endeks, bu süreçte dolardan iyi performans göstermiş. Hatta dolar bazında yüzde 100’lük bir getiri söz konusu endeks tarafında...
 
Aslında bütün bunlar yaşanırken borsada yatırımcı sayısının artması da tesadüf değil ancak yatırımcılar biraz geç kaldı. Özellikle halka arz furyasına takılanlarla birlikte bugün, borsada yatırımcı sayısı 7 milyonu aşmış durumda. Daha nisan ayında borsa 4.000-5.000 arasında dalgalanırken yatırımcı sayısı 4 milyonu yeni geçmişti. Yani borsanın yükselişiyle ve halka arzlarla beraber, yatırımcılarda da artış söz konusu.
 
Gelgelelim kimin hesabında ne kadar bakiye var? Önemli detaylar burada çünkü… Yatırımcıların yaklaşık yüzde 80’inin bakiyesi, 100 bin TL’nin altında bulunuyor. 1 milyon TL ve üzeri bakiyeye sahip yatırımcı sayısı ise sadece 200 bin kişi civarında. Yani toplamın sadece yüzde 3’ü kadar “büyük” diyeceğimiz yatırımcı sayısı var ki; fonlar ve kurumsallar da buna dâhil.
 
Ve geçen haftaki gibi yaşanan düşüşler... Yeni gelen borsa yatırımcıları için aslında önemli bir imtihan gibi... Borsada uzun süre sonra ilk defa bazı güncel gelişmeler ana temayı biraz değiştirmeye başlıyor. Şöyle ki; OVP ile birlikte sıkı para ve maliye politikası söylemleri ve bu yöndeki eylemler, CDS risk priminde gerilemeleri ve kredi derecelendirme kuruluşlarının olumlu yaklaşımını beraberinde getirmişti. Ancak içeride artan faizle birlikte kredi maliyetlerinin yükselmesi ve finansman limitlerinin kısılması ile bir miktar “yavaşlama” endişesinin de projeksiyonlara dâhil olmaya başladığı görülüyor. Yüksek kredi maliyeti, işletme finansmanı tarafını olumsuz etkiliyor. Dezenflasyonist süreç tesis edilirken de satış hasılatları ve marjlar geriliyor. Bu durumda yakın geçmişteki gibi yüksek kârlılık görülmeyebilir. Borsa için orta-uzun vadede olumluyuz ama seçiciliğin artacağı bir döneme doğru da gidiyor gibiyiz.
 
Yeni dönemde borçluluk payı düşük, nakit pozisyonu ve akışı güçlü, kısa vade finansal yükümlülüklerini karşılama kabiliyeti yüksek, iç talep daralması ve maliyet artışlarına karşı daha korunaklı, defansif sektörlerde yer alan, ihracat oranı yüksek şirketlere portföylerde yer verilmesi, yatırımcı için koruma kalkanı sağlayacaktır diye düşünüyorum.
 
Biraz rakamlardan bahsetmek gerekirse… Önceki yazımızda dile getirmiştik. Borsada 7.900-8.400 bandında bir hareketliliğin bizi beklediğini… Nitekim aynen böyle bir hafta geçirdik. 7.900, bizim için önemli seviye idi… Geçen perşembe bu seviye aşağı yönlü ihlal edildi. Ardından tekrar 8.000’in üzerine doğru kendini atan bir endeks gördük ve haftalık kapanış 7.961’den gerçekleşti. Önümüzdeki hafta 7.900 üzerinde kalıcılık yine temel şartımız. Bunun sağlanamaması hâlinde, 7.750 ara destek olmak üzere, 7.400’e varabilecek salınmalar dikkate alınmalı. Yukarıda ise 8.400’ü ana direnç olarak izleyeceğiz.
 
Borsada yaşanan gerilemelerde Migros, BİM gibi perakende sektör hisselerinin daha dirençli olduğu görülüyor. Holding ve Bankacılık sektör hisselerinin endeksle birlikte hareket ettiği; havacılık hisselerinin, sezonun da bitmesiyle birlikte tarihî zirvelerinden biraz uzaklaştığı; otomotiv sektör hisselerinin endeksteki realizasyonlara daha hızlı tepki verebildiği takip ediliyor. Önümüzdeki haftanın gündemi, TCMB’nin faiz kararı… “Şahin” bir adım beklentisi daha olduğunu, (gelirse eğer) böyle bir kararın endeks, kurlar ve altın üzerinde etkisinin olabileceğini bir kenara not edelim.
 
Dünyaya bakarsak; dikkat çeken iki önemli gelişme var. Petrol fiyatları, üretici ülkelerin arz kesintileri sebebiyle 10 ay sonra ilk defa 90 doların üzerine “haftalık bazda” yerleşti. Bu durum, içeride de akaryakıt fiyatlarını 40 TL seviyesine taşıdı. Enflasyonla mücadele için iyi haber değil...
 
Diğer gelişme, ABD’de TÜFE’nin tekrar başkaldırması… Geçen hafta %3,7 ile hafif de olsa beklenti üstü gelen ağustos enflasyonu, FED’in, sıkı para politikasını daha uzun sürdürebileceği yönündeki beklentileri besledi. Bunu da çarşamba günü FED Başkanı Powell’ın konuşmalarından daha net anlayabileceğiz. Bu ihtimal, ons altın için iyi haber değil. Ons altın bir süre daha 1.890-1.950 dolar bandında kalabilir.
 
**

GEÇEN HAFTA NE OLDU?

> Cari İşlemler Hesabı Temmuz’da 5,46 milyar dolar açık verdi. 7 aylık açık 42,3 milyar dolar.
 
> Sanayi Üretimi temmuzda, önceki aya göre %0,4 azaldı. Yıllık bazda %7,4’lük yükseliş yaşandı.
 
> Altı aya kadar vadeli KKM hesaplarında zorunlu karşılık oranı %15’ten %25’e yükseltildi.
 
> Bütçe ağustosta 51,3 milyar TL fazla verdi. Vergi gelirleri bu ay, geçen yıla göre %99,8 arttı.
 
> TCMB Eylül Ayı Anketine göre 2023 sonu enflasyon tahmini: %67,22
 
> Ağustosta satılan 122 bin konutun sadece %13,4’ü için kredi kullanıldı.
 
GELECEK HAFTA NE OLACAK?
 
> Salı: Euro Bölgesi Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE)
> Çarşamba: ABD/FED faiz kararı ve Başkan Powell’ın açıklamaları
> Perşembe: TCMB faiz kararı, İngiltere Merkez Bankası faiz kararı, ABD’de konut satışları
> Cuma: Japonya Merkez Bankası faiz kararı, Almanya ve Euro Bölgesi Öncü İmalat PMI
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.