Mudanya Yörükleri!

Sesli Dinle
A -
A +
İki hafta önce Mudanya’da Yörük köylerini dolaştım. Bendeniz de yaklaşık altı asır önce tahrir kayıtlarına geçmiş Boyabat Yörüklerine mensup Çoraklu Cemaatinden olduğum için köylülerle çabuk kaynaştık. Tarihî ve dinî güzel muhabbetler yaptık.
 
Aslında gittiğim köyler, seçme Yörük köyleri idi. Bunlar Osmanlıların bağlı olduğu Karakeçililerden idiler. Kuruluş döneminde Osmanlılara hizmet eden üç alpin adını taşıyorlardı.
 
Bunlar Kayı/Kayıg veya Kaymak Alp’in idaresindeki Kaymakoba Yörükleri. Mirza Alp’in idaresindeki Mirzaoba Yörükleri ve Murat Alp’in idaresindeki Muratoba Yörükleri idi.
 
Günümüzde bazı araştırmacılar bunları üç kardeş olarak göstermektedir ki bu doğru değildir. Zira üç kardeşin ayrı ayrı üç oba hâlinde bir anda ayrılması mümkün değildir. Hem de obalar genel olarak kardeş ve akrabalardan oluşmaktadır.
 
Bazıları ise Kaymakoba reisini kız-kardeş olarak yazmıştır ki isimden hareketle tamamen uydurma bir hüküm olmuştur. Galiba son dizilerde kadınların oynadığı faal rolden bu araştırmacılar da etkilenmiş olmalıdır!
Evet Yörük kadınları aktif ve faal idiler. Ancak bu aktiflik askerlik ve devlet meselelerinde değil, ev ve aile işlerinde idi. Yörük kadınları ideal bir eş, müşfik bir anne idiler. Evde, tarlada beyine yardım ederek ekonominin içinde; çocuklarını mükemmel bir edep ve ahlakla yetiştirerek iyi bir eğitimci olarak hizmet vermekteydiler.
 
Bu obaların seçilmiş olduklarını beyan ettim. Bunlar özel görevli idiler. Osman Gazi Bursa’yı kuşatma altına aldırdığı zaman Bizans, devamlı olarak bu bölgeye asker ve gönüllü yardımcılar gönderiyordu. Bunlar daha çok Mudanya mıntıkasında karaya çıkarak Bursa’yı muhafazaya gelmekte idiler.
İşte bu yardımların önünü almak isteyen Osman Gazi bu üç obayı stratejik bir noktaya yerleştirdi. Böylece bu üç oba Bursa’nın fethinde çok önemli görev ifa etti...
 
Yörükler geleneklerine, dinlerine, imanlarına öyle bir aşkla bağlı idiler ki altı asır boyunca bu özelliklerini devam ettirdiler. Öyle ki altı asır geçtiği hâlde yine can alıcı hizmetlerde ve görevlerde en önde bulunuyorlardı. Nitekim Sultan II. Abdülhamid döneminde sarayın muhafız kıtaları dahi bunlardan seçiliyordu. II. Abdülhamid Han onlara, “has evlatlarım” diye hitap ediyordu.
 
Şimdi ise bu Yörüklerin tek derdi; evlatlarına değerlerini unutturmamak, dinî bağlarını güçlü kılmak, vatan millet aşkını devam ettirmek... Zira bunlar bittiğinde bin yıldır devam ettirdikleri o muazzam kültür bitiyor ve kök çürüyor, birlik ve bütünlük kayboluyor.

Mudanya Belediyesi ve Roma hayali!

Bizim ilahiyatçılarımız tarihimiz, ecdadımız, tasavvuf erbabımız ile ilgili her menkıbeye hurafe diyerek yıkım ekibi gibi çalışmaya devam ededursunlar.
Öte yandan birileri Yunan, Roma, Helen medeniyetine ait destanlardan, mitlerden hareketle yeni bir Anadolu inşa etmeye çalışıyor. Haberleri var mıdır bilmiyorum! Haberleri olsa takdir mi ederler, teşekkür konuşmaları mı yaparlar orası da meçhul. Zira onlara karşı duruşlarını ve tenkitlerini neredeyse hiç okumadım.
 
Yörük köylerini gezerken bir husus daha dikkatimi çekti. Yollarda köy isimlerini gösteren levhalarda bugünkü isimlerinin yanında yabancı isimler de duruyordu. "Bunlar nedir, köy isimleri mi değişti?" diye sorduğumda köylüler büyük bir feraset örneği ile, “hayır hocam, şimdilik yol yapım çalışmaları devam ediyor” dediler.
 
Anlamıştım. Şimdilik levhalara, en eski isimleri de yazılmaya başlanmıştı. Yani alıştırılma projesi devreye sokulmuştu. Birkaç sene sonra ise ne olacağı bizce meçhul olmayan neticeler ortaya çıkacaktır. Zira İzmir Belediyesi başta olmak üzere bu adımlar planlı ve programlı bir şekilde atılmaktadır.
 
Şu çok önemli hususta dahi bir devlet aklı olamaz mı? Altı asırlık Türk isimlerini değiştirmek her gelen belediye başkanı ve meclisinin uhdesinde mi olacak?!.
 
Elli sene sonra belediye başkanlarının fikriyatına ve zikriyatına uygun olarak köylerimizin ve yerleşim merkezlerimizin isimleri de ikiye bölünecektir. İnsanımızın tehlikeli ayrışması, köy isimlerine kadar yansıyacaktır.
 
Nitekim Mudanya’da, keşke demeyi sevmeyen ancak Bizans eserlerini ihya edebilmek adına “keşke daha evvel belediye başkanı olsaydım” diye hayıflanan bir belediye başkanı var. Gayreti ve heyecanı hep bu yöne çevrilmiş durumda.
 
Aslında biz uyurken birileri bu toprakları çoktan sürmüşler nadasa bırakmışlar. Bizlerden bazıları da işbaşına geçtikçe o tarlaları aşkla şevkle işlemeye başlıyorlar.
 
Bakınız yıllar önce Mudanya’nın “Kocatarla” mevkiinde bulunarak köye getirilen bir taş kaideyle alakalı olarak Alman Epigraf Thomas Corsten, literatür taramaları yaparak çalışmalar yürütmüş. Corsten yörede Roma İmparatoru Caligula tarafından, 1. yüzyılda babası Germanicus’un anısına kurulan ve henüz yeri bilinmeyen “Caesareia Germanica” isimli kentin lokalizasyonu üzerinde durmuş bilgilerini efsanelerle birleştirerek makaleler yazmıştı.
 
Yine Jon Sölch ve Plinius adındaki arkeologlar, Corsten gibi bu bölgeyi alan alan gezmişlerdi. Bilgilerini efsanelerle süslemekten zevk alıyorlardı. Bakınız bu efsanelerde neler neler var:
 
“Boiotia topraklarında Athamas adında yaşayan bir kral. Bu kral Athamas’ın Rüzgâr tanrısı Aiolos’un oğludur. Kralın karısı, Olympos tanrıları tarafından deniz tanrıçasına dönüştürülmüştür. İno adını alan bu deniz tanrıçasının, Zeus’a minnettarlığını ispatlamak için iki üvey çocuğu olan Phriksos ile Helle’yi Zeus’a kurban etmek istemiştir…”
 
Yine bir efsaneye göre bundan tam 2700 yıl önce Altın Postu bulabilmek için Karadeniz’e doğru yola çıkan Argonauntlar’ın hikâyeleri ile gençlerimizin zihinleri devşirilecektir.
 
Elbette 20. asrın ilk çeyreğinden itibaren başlayan bu çalışmalar bir gün semeresini verecektir. Zira tarlayı sürenler, onu işleyecek elemanları da fazlasıyla yetiştirmiştir!..

Tatianos’u bilmek önemli(!)

Yedi asır önce Mudanya topraklarını bize vatan kılanlar bugün gündemimizde yoktur. Osman ve Orhan Gaziler, Murat, Mirza ve Kaymak Alpler, Süleyman Paşalar Hacı Turgut, Hasan, Gündüz, Konur Alpler nisyana terk edilirken bakınız Mudanya’nın hem de bir köyüne kimin heykeli dikilmiştir!
 
Yaylacık köyüne girdiğimizde köyün küçük merkezinde bir heykel görünce merak ettim. Kimin diye sorduğumda hocam boşver dediler. Merakım artmıştı. Durunuz bir bakayım dedim.
 
Meğer Bursa’nın bugüne kadar ismi bilinen en eski atleti olan “Metrophanes’in oğlu Tatianos” adına dikilmişti. Kenarına koydukları bilgi levhasında, “Caesareia kenti vatandaşlarından Metrophanes’in oğlu Tatianos’un uluslararası müsabakalara katılarak kazandığı çok önemli başarılardan” söz ediliyordu. Öyle ya o atleti Yörük çocuklarının tanıması gerekiyordu. O atletin doğduğu Caesareia kentinin mutlaka ortaya çıkarılması, gezilmesi, görülmesi elzemdi. Bunun için köyün ortasına ucube bir heykel dikilerek birilerine görevin ifa edildiği mesajı çok net gönderiliyordu.
 
Gözümüzden kaçmasın, artık Yörük çocuklarına bambaşka bir tarihin altyapısı inşa olunmaktadır.
 
Yörükler bu gelişmelerden aşırı derecede rahatsızlık duymaktadır. Yıllarca İslam ve Türk kimliği için bir kale gibi durdukları noktalar bugün kendi idarecilerimizce yıkılmak istenmektedir. Düşmanın silahla giremedikleri yerlerde bizden birilerinin yol vermesiyle at oynatmaları kanlarına dokunmaktadır.
 
“Hocam bunlar Yörük toplantıları adıyla içkili festivaller düzenlemektedir. Kültür sempozyumları adı altında Roma destanlarını, mitolojilerini, tarihlerini anlatmaktadır. Onların bu davranışları bizleri derinden yaralamaktadır”, diyerek duydukları kaygı ve endişelerini dile getirmektedirler.
 
Böyle bir ortamda Yörüklerin tek dertleri çocuklarının geleceği olmuş desem yeridir. Zira gördüğüm kadarıyla çocuklarına tarih şuurunu, İslam ve iman aşkını verebilmek için veya bu değerlerini kaybetmemek için çırpınmaktalar.
Son günlerde festivallerle milleti coşturmayı marifet zanneden bazı AK Partili belediyelerin ve kültür müdürlerinin bu Oğuz-Yörük kanaat önderlerinden alacağı çok dersler var. İnşallah asli görevlerinin şuurunda olarak vazifelerini ifa ederler.
 
 
TEFEKKÜR
 
Bir dîdede kim nûr-i hakîkat ola eyler
Âyine-i emr üzre ferdâyı temaşâ
                                        Bursalı Tâlib
(Bir gözde hakikat nuru varsa,
Hadiseler aynasında geleceği seyreder.)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.