"Yine yükseklerdesin ve büyük düşünüyorsun Nefise Hanım!"

A -
A +
Hem sonra yok olan değil, kaybedilen aranıyor. Aramak insanın en temel hakkı ve vazifesidir de… 
 
 
Yollar nereye gider?
Ve ne düşünür gökler?
Göklerin bir sırrı var,
Onu arıyor yollar.
 
- Doktor’um her arayan bulamaz… “Gerdan” kelimesine bir kuyumcuda rastlayabilirsin, bir de kasapta… Her ikisinde de kalbin sızlamaz. Bir kuzu yüreğini vitrinde görünce, o bir beslenme biçimidir ama elinde olmadan ürperir belki de korkarsın. Bir şair de şöyle demiş:
 
Kurdun sevdiği sisli havadan,
Ayakkabı yaparsın yılandan.
 
- Ecdat da “Kurt dumanlı havayı sever…” der. Yılanın resmine bile bakamayanlar ayakkabı olunca rahatlıkla giyerler. Söylediklerin içi boş şeyler değil Jale Hanım. Hakikat şu ki bulmak için mutlaka aramak lazım.
- Ah ah! Nefise Hanım, aramasaydık buralarda ne işimiz vardı?
- Ama boşa da çıkmadı emekleriniz. Zira aramadan bulunmuyor, maksuda erilmiyor. Hem sonra yok olan değil, kaybedilen aranıyor. Aramak insanın en temel hakkı ve vazifesidir de… Gönül sultanımız Hazreti Mevlânâ ne güzel söylemiş: “Bulmadınsa niçin aranıyorsun? Buldunsa niçin coşup oynamıyorsun?” Şair-i azam Üstad Necip Fazıl da bu mânâda şöyle sesleniyor biz fânilere:
 
Seni aramam için beni uzağa attın.
Âlemi benim, beni kendin için yarattın.
 
Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış,
Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış!
 
- Yine yükseklerdesin ve büyük düşünüyorsun Nefise Hanım. Biz dünyalıklarımız için arıyoruz onlar Allah için. Arada uçurumlar var.
- Dünyalıkları Allah rızası için ararsan mesele yok! Abdülhakim Efendi Hazretleri “İslamiyet'in içinde zerre kadar kötülük yok, dışında da zerre kadar iyilik… Seni bulan ne kaybetmiş, seni kaybeden ne bulmuştur?” diyerek hakikati veciz bir şekilde hülâsa edip özetlemiş. Maksadı, dünyalık zevkleri aramak değil, ebedî, bitmeyeceklerin peşinde koşmak, onu aramak olmalıdır. Evveli ve nihayeti olmayan, eserleriyle zahir, açıkça görünen, hikmetleriyle bâtın olan Yüce Mevlâ’yı dış âlemden ziyade içimizde aramalıyız. Zira Kur’ân-ı kerimin yüksek ifadesiyle “O, bize şah damarımızdan daha yakındır. Nerede olursak olalım O, bizimledir.” Hazreti Mevlânâ’nın dediği gibi “En sevgili eve gelmiş, ev sahibi aptal aptal dışarıda dolaşıyor. Uzaklarda hazine arayacağına içindeki gizli hazineyi araştır. Allahü teâlânın zuhurunun şiddetinden ötürü gâibdir. Güneşin ışığı fazla olduğu için gözler kamaşır. Görememek yokluktan değil, varlığın şiddetinden ötürüdür.” Şair bu hâli şöyle mısralarına dökmüş:
 
Zuhuru perde olmuştur zuhura,
Gözü olan delil ister mi nura?
 
- Dedim ya pek derin mânâ yüklü ifadeler. Onların altında ezim ezim eziliyorum! Şimdiye kadar çer çöple uğraşıp zirvelerdeki tomurcuklara, hele meyvelere hiç erememişiz. Bunları duydukça nasipsizliğime yanıyorum.
DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
BEKİR YENİPAZARLI13 Şubat 2024 09:01

zevkle,heyecanla okuyoruz.