Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde görebildiğimiz filmlerin içinde en iyisi "Âdem'in Trenleri". Barış Pirhasan'ın bu filmi, sosyal hayatımızdan kesitler sunmakta. Seyri rahat , insanı saran bir film. İster film olsun isterse kitap, usandırmamalı. "Bitse de çıksam", "çıksam ayıp olur mu?" Diye düşündüren filmin reklamı istediği kadar büyük olsun. Baba filminin yönetmeni Coppolo, Youth Without Youth'da reenkarnasyon/tenasüh ve kendi hülyaları dışında ne anlattı? Kendi din adamını, imamını, aşağılamak, horlamak Türk filmlerinin büyük ayıbıydı. Eski Türk filmlerinin en berbat tarafıdır. Âdem'in Trenleri'nde tersi olmuş. Türk sinemasının vicdanı kurtarılmış. Bir genç kız... Hamile bırakan delikanlı onu terk ettiği için ortada kalmış. Bu acıdan haberdar olan imam, onu nikâhına almış. Bebekken kundak içinde cami avlusuna bırakılmış, fakat kendisi bunu bilmeyen küçük Âdem'in yaşadığı bir istasyon kasabasında imamın karısıyla eski sevgilisi karşılaşırlar. İmam, buraya ramazan dolayısıyla bir aylığına hocalık yapmaya gelmiştir. Hem vakit namazlarıyla teravih kıldırır ve hem de çocuklara din dersi verir. Zeki kasaba kadınları, kısa sürede 6 yaşındaki Fatma'nın imamın kızı olmadığını çözerler. Fatma'nın esas babası Fatma'yı almak için eski sevgilisiyle tekrar evlenmek ister. Israrla bunun peşindedir. Kadın, "imamdan iyilik gördüm, onu terk edemem" diye ısrar etse de adam, köy halkını araya koyar. İmam zor karar verir. Kadın, çocuğunu da alarak eski gözdesiyle evlenmek için evinden ayrılır. Fakat istasyona bir gelir ki sevgilisi, ilk trenle kaçmıştır. İkinci kere ihanete uğrar. Yeniden ortada kalır. Ancak imam onu zaten boşamamıştır. Bir kere daha fedakârlık yapar yine kadını kızı Fatma'yla birlikte tekrar kabul eder. Bu defa sadece kavilde kalan bir nikâh yoktur. Artık üç kişilik mesut bir aile vardır. Filmin anlattığı bu olsa da bu film, aslında iki küçüğün filmi. Ne var ki bunu hemen anlamak, neden o iki küçüğün hikâyesi olduğunu çözmek kolay değil. Belki günler gerekebilir. Fatih Akın'ın Yaşamın Kıyısında filmi özde zalim, uçkur delisi eski bir Türk işçisi kötü babayla, yaptığı iyiliği gizleyen, müşfik, evladı için kalbi tutuşan iyi bir Alman annenin hikâyesi. Yönetmen galada bu bir Türk filmidir dedi ama kime yaradığı önemli. A Mighty Heart'ta ise Müslüman din adamı terörist olarak gösterilmekte, hem de Peygamber soyundan geldiği vurgulanan bir din önderi... Âdem'in Trenleri'yle bir düzeltme yapılıyor. Din adamı layık olmadığı karalamadan kurtarılmakta. Bu imaj Müslüman Türkiye'de ilk defa çiziliyor galiba. Bu sebeple Diyanet İşleri Başkanlığı da bir ilke imza atarak bu filme ödül vermelidir. Çünkü Âdem'in Trenleri, aynı zamanda toplumsal barışa hizmet etmekte. Sinema, kitleye en etkili araçlardan biri. Yerli insan, yerli değer ve evrensel çıkış beklenmekte.