Alevi Başbakan

A -
A +

 Sn. Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkan sıfatıyla ilk defa Washington, DC'yi ziyaret ederek burada ilgililerle görüştü, düşünce kulüplerinde konuştu. Bu aynı zamanda bir telafi ziyaretidir. Bugün bir CHP vekili olan eski Amerika elçimiz  Sn. Faruk Loğoğlu, tâ DC'ye kadar gittiği halde genel başkanı için randevu alamadan geri dönmüş, Amerika'nın Türkiye büyükelçisi Sn. Francis Ricciardone, devreye girerek bu ziyaretin yapılmasını temin etmişti...

CHP'nin ziyaretteki en önemli kazancı, Washington, DC'ye bir temsilcilik açmasıdır. Bunu daha evvel de BDP yapmıştı. AK Parti belki de 'Washington SETA' var diye böyle bir ihtiyaç duymamış olabilir. Fakat SETA, bir düşünce kulübüdür, bulunduğu ülke kanunlarına göre kurulur. Bu itibarla orada yer alıp lobi faaliyetlerine ağırlık veren partiler, bu çalışmanın faydasını elde edebilirler.
Sn. Kılıçdaroğlu'nun Amerika ziyaretinin bizdeki yansımaları zamanlama olarak  kısmen dershane tartışmalarının gölgesinde kaldı. Bu açıdan belki aleyhte bir durum. Fakat diğer taraftan Washington, DC'deki etkili isim ve kurumların "Cemaat-Hükümet kavgası" diye nitelendirerek sordukları "kim kazanır, sonuçları ne olur?" gibi sorulara da muhatap olmak bakımından; en azından yönlendirme ve buradan bir yarar çıkartma adına CHP için fırsattır:
Düşünülüyor olabilir ki 'Hizmet Hareketi, bundan böyle iktidar partisine destek olmayacaktır!' Öyleyse Amerikalı müşterek dostları da araya koyarak Mart 2014'teki mahalli seçimlerde AK Parti adaylarına karşı bu kitleden oy alınabilir. İddia o ki böyle bir beraberlik, hem Hizmet Hareketi tabanına ve hem de CHP tabanına çok zor izah edilir. Şüphesiz camia için aynı zamanda büyük bir imtihan ve belki de kırılma noktasıdır.
Diğer taraftan CHP genel başkanı Sn. Kılıçdaroğlu, konuşmalarında Amerika'nın Türkiye'nin füze ihalesinde Çin'i tercih etmesi gibi hassasiyet duyduğu taraflara da atıflarda bulundu. Oysa; bu ziyareti yapan, sadece bir parti genel başkanı değil, aynı zamanda ana muhalefet lideridir. Ana muhalefet lideri, dış ülkelerdeyken partisinin aleyhine, fakat milli menfaatlerimiz lehine olan konularda milli menfaatleri kollar. Bu defa bu beklenirdi; nitekim, kendisi de Amerika'ya hükümeti şikâyete gelmediğini defalarca tekrarlamıştı.
Fiili durum ise öyle olmadı; doğrudan olmasa da dolaylı şikâyet yapıldı:
Daha Washington, DC'ye adım atar atmaz Sn. Obama ile hayatının -kendi ifadesine göre- kesiştiği noktaları dile getirdiği mülakatları oldu. Çok gariptir ki mezhep aidiyetini Barack H. Obama'nın "afro-american"lığına benzetti ve şu soruyu sordu:
-Bir Alevi, Türkiye'de neden Başbakan olmasın?  
Bu talihsiz sorunun Brüksel'de yapılan sosyalist partiler toplantısında kendi Hükümetini ağır şekilde yermesinden ne farkı var? Halbuki, Türkiye'de  "Alevi bir vatandaş, Başbakan olamaz" diye hiçbir hukuki ve fiili engel yoktur. Nitekim CHP genel başkanı ve ekibinden bazı isimler Alevidir. Milyonlarca Sünniyi temsil eden oylarla oraya seçildiler. Yarın seçimlerde de sadece Alevi seçmenden değil, çok ciddi miktarda Sünniden de oy alınacağı şüphesiz. Seçimlerde herkes, programını anlatmakta seçmen beğendiğini seçmekte.
Türkiye'nin ana muhalefet liderinin bir yabancı başkentte bu konuşmayı yapması  güzel olmamıştır. Kalıcı iç barış temin edilmeye çalışılırken çatlaklara çatlak eklemenin, tehlikelere çağrı yapmanın anlamı olmamalı:
Bir iktidar için değmez...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.