Aslan yavrusu

A -
A +
Jeostratejik öneme sahip olmayan, kıyıda-kenarda kalmış bir devletle sömürgeci devletler meşgul olmaz, ona dair projeler üretmezler.
Bir kavramı, hafızalara -galiba-yeniden kazandırdık:
Düvel-i muazzama...
Büyük devletler:
Müstemlekeci, sömürgeci, paylaşma erdemine yabancı kapitalistler.
"Düvel-i muazzama" I. Dünya Harbi'nin sık işitilen sözlerinden. Değişen çok şey yok. Niyet hep aynı. Devlet-i âli Osman'a  fikri, maarif ve iktisadi projelerini 1800'lerin başında tatbike başlayıp bir asır sonra muvaffak oldular.
20. Asrın ilk çeyreğinden itibaren müsaade edildiği kadar müstakildik. Küçültülmüş varlığımıza tahammülleri, kendi aralarındaki menfaat çekişmelerinden olmuştu. Öyle bir hayatımız olacaktı ki milletçe, devletçe el açacak, talimat alacak ve etliye-sütlüye karışmayacaktık. İşaret ettikleri kanunlar, müesseseler ithal edilmiş, diledikleri gibi bir sistem oturtmuşlardı. Bunun dışına çıkmak tehlikeydi.  Birazcık şahsiyetli bir duruş görüldüğünde, azıcık kalkınma emareleri kaydedildiğinde darbeler yapıldı, krizler çıkartıldı, anarşi ve terör estirildi, gençler ideolojiler üzerinden birbirine düşürüldü.
Şunu çok kat'i bir dille ifade etmek mümkün:
1800-2000...Bu ikiyüz sene içinde din üzerinden, dil üzerinden, sosyal varlık üzerinden, coğrafya üzerinden yaşadıklarımızın yarısını bir başka iklim yaşasaydı yok olup giderdi.
Biz yok olmadık.
Yok edemediler...
Düveli muazzamanın dediği değil, Allahın dediği oldu. 1950'den bu yanaki zaman bu milletin ve onun şahsında bu ümmetin diriliş sürecidir. 1950 Dönemeç noktasıdır. O günlerin çocukları, bugün kahtı ricali bitiren yetişkinleri oldular.
1980'lerde limanlara fenerler dikildi, dünyaya açılacaktık.
Büyük zahmetlere katlanarak varılan 21. Asır, bizim için yeni bir şafaktı. Şafakla doğuyorduk fakat akşamla ölmeyecektik. Bu milletin evlatları kendilerini, köklerini, dinlerini, dillerini, varlık hikmetlerini, ticareti ve coğrafyayı yeniden keşfe başladılar.
Bu dirilişe, bu şahsiyet buluşa, bu doğruluşa bir yere kadar tahammül edilebilirdi.
Zaten ilk ışıkların belirdiği 1970'lerden itibaren terörü, 1980'lerden itibaren bölücülüğü ardımıza düşürmüşlerdi. Yozlaşmış yabancılık da onlar kadar zararlıydı. Bu unsurları şimdilerde tekrar kullanır oldular.
Bu beklenmeyecek bir gelişme değildir.
İçerde ve dışarda yaşananlar yüzünden karamsar olmamalı. Ümitsizliği yakınlara yaklaştırmamalı. Büyüyene çelme atılır, büyüğün düşmanı çoğalır.Tarihimizin her devrinde ihanet, kargaşa, sadakat, ahmaklık, küçük hesap adamları gördük. Bugün de görülmekte. Yarın da görülür.
Şu iki büyük kazancımızı asla dikkatlerden kaçırmamalıyız:
1. Son iki asrın en zengin yetişmiş insan kadrolarına sahibiz.
2. Son iki asrın en güçlü ekonomisine sahibiz.
Yaşananlar büyüme sancılarıdır...
Herkes, azimle işinin en iyisini yapmaya devam etmeli. Bütün husumet ve arkadan vurmalara rağmen bu rüzgâr bizi -Allahın izniyle- 2023 ve 2071 Güneşine taşıyacaktır.
Aslan yavrusu yine aslan olur, kedi değil.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.