İKF/İstanbul Küresel Forum'unda konuşan Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, GK/Güvenlik Konseyi'ni gayrı adil yapısından dolayı yerden yere vurdu. Bu sütunda yıllar yılıdır bu problemi yazmakta ve değiştirilmesi için teklifler yapmaktayız. Şayet BMGK böyle devam ederse dünya, huzura hasret kalacak, belki hiç de istenmedik, beklenmedik bir zamanda üçüncü dünya harbi bile kopabilecektir. Suriye buhranının ilk elden sorumlusu Güvenlik Konseyi'dir. GK denen BM kuruluşu Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve ABD'den meydana gelmektedir. Dünya bu teşkilat yüzünden İsrail-Filistin ihtilafını çözemedi, Kıbrıs bu yüzden çıkmaza girdi, dünya bu teşkilat yüzünden Suriye krizine çare bulamıyor. BM/Birleşmiş Milletler, 1945 yılında kuruldu. Öncesinde Cemiyet-i Akvam var. BM'nin kurulduğu zaman dünya, II. Cihan Harbi'nden yeni çıkmıştı. Bugünkünün dörtte biri bir sayı ile kurulan BM Güvenlik Konseyi'nde galib devletler bir beyin ve karar takımı olarak yerlerini aldılar. Bugün BM'nin 193 üyesi var. BM demek, 5 üyeli Güvenlik Konseyi demek. Bu 5 devlet tavizsiz patrondur, her konuda ancak onların dediği olur. Kalan devletler, ancak Birleşmiş Milletler kürsüsünde teklifde bulunur, tehdit eder, ağlar veya bağırır-çağırırlar. Diğer taraftan bir de İİT/İslâm İşbirliği Teşkilatı var. İİT, 1969'da Rabat'da kuruldu. Üye sayısı 57'dir. Resmî dilleri Arapça, İngilizce, Fransızca. Türkçe ne Birleşmiş Milletler'de ne de İslam İşbirliği Teşkilatı'nda mevcut. İİT'nin ismi, yakın tarihe kadar İKT/İslam Konferansı Teşkilatı'ydı. Bu da AB/Avrupa Birliği, AK/Avrupa Konseyi, BM/Birleşmiş Milletler gibi bir siyasi teşkilat. 1976-'77'lerde bu sütunda "İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı kurulmalı" diye yazmıştık. İslam İşbirliği Teşkilatı'nı bu anlamda görür, böyle bir ağırlık verir ve tuttuğunu kopartır hale getirebilirsek o zaman BMGK'ni değiştirme süreci de başlayabilir. BM, Mehmet Âkif'in deyimiyle "akvamı beşer"in, kurtlarla kuzuların bir araya toplandığı bir vadi. Bugün İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığının Türkiye'de olması bir avantajdır. İsmi de bu dönemde değişti. İsim değişikliğini, müessir, faal ve ses getiren bir teşkilat olma niyetine işaret olarak okumak isteriz. Ne yapılabilir? Öncelikle İİT üyesi devletler, "bir damla kan, bir damla petrol!" diyen sömürgeci devletlerin güdümünden kurtarılmaya çalışılmalı. İİT, o güce gelince de Birleşmiş Milletlere "şu Güvenlik Konseyini konuşalım aksi halde, sizinle üyeliğimizi gözden geçireceğiz" diyebilir. Kararlılık, cesaret ve yapılanları sorgulamak gerekmekte. Diğer taraftan GK için hukuki mücadele de verilmeli, milletlerarası mahkemeye gitmenin yolları aranmalıdır. Bu hareketi tutuşturacak olan Merkez Devlet Türkiye'dir.