Türkiye'de bir parkta çıkan ihtilaf, birkaç vilayete daha yayıldı. Kendiliğinden ve masumane geliştiği zannedilirken hiç de öyle olmadığı kısa zamanda görüldü. Ajanlar yakalanıyor, dünyanın ünlü medya unsurları yalan haber üretmekte, Avrupalı bazı politikacılar kınama mesajı vermekte yarışıyor, kendini sömürge komiseri zanneden yeşilci vekiller Taksim aşkıyla buralara kadar yoruluyorlardı.
Türkiye, Gezi Parkı'nda çakılan bir çakmakla yangın yerine döndürülüp kazandığı her şey kaybettirilmek istenirken, benzer bir senaryo da dünyanın diğer parçası Brezilya'da patlak verdi. Oradaki zahiri sebep, toplu taşıma ücretlerine yapılan zamdı. Büyük kitleler sokağa döküldü. Türkiye'deki kargaşa için 'Türk Baharı' yalanı söylendi, fakat tutmadı. Brezilya için henüz "Latin Baharı" demediler. Türkiye ve Brezilya'da eş zamanlı olarak anarşi çıkartılması tesadüfi değildir. Bu gelişmişlik seviyesini yakalanmamış olsalardı bu sert rüzgâr esmezdi...
Sovyetler Birliği çöküp, dünya tek kutuplu kaldıktan sonra sanayi, teknoloji ve ileri teknolojiye sahip devletlerden başka tahmin dışı olarak büyüyüp hesapları bozan yeni devletler, dünya gündemine girdi. Bunlar Türkiye, Hindistan, Çin, Brezilya ve Meksika'dır. Mao komünizminden piyasa ekonomisine geçen Çin, ticari yolla kısa sürede memleketleri istila etti. Yeni süper gücün kimin olacağı konuşulmaktaydı. Türkiye, darbeler ve fukaralık dönemini arkada bırakarak yıldız devletlerden olmuş, süper güç yarışını 2071 hedefiyle duyurmuştu.
Buradan çıkan manzara açıktır:
Eski dünya ile 21. Asırdan sonra ortaya çıkan yeni dünyanın kavgası başlamıştır. Bu sebeple parktaki ağaçla bilet fiyatı bahanedir. I. Dünya Harbi şartlarına imzasını atan, coğrafyayı şekillendiren İngiltere'dir. II. Cihan Harbinden sonra, ABD dünya devi olmuşken coğrafya yine İngiltere'nin imzasını taşımaktaydı. AB/Avrupa Birliği, esasında Büyük Avrupa hedefine varamadı, bugünse istikbaline iyimser gözle bakamıyor...
Diğer taraftan SSCB'nin çökmesi batı için düşman hedefleri değiştirdi. Kızıl tehlikenin, Sarı tehlikenin yerine sun'i olarak Yeşil tehlikeyi diktiler. Bu esnada sahneye İran İslam devrimi, İran-Irak savaşı, Irak işgali, Afganistan işgali, el Kaide, Büyük Ortadoğu Projesi, 28 Şubat darbesi, Arap Baharı uygulamaları çıktı. Bunlar, tabiî ki matematik kaideler değil. Bir film çekilme düzeniyle yürümedi. Rejisörler, hayal kırıklığı da yaşadılar, hedeflerine de vardılar.
Sonuç itibariyle bugün yerkürede kuvvet, iktisat ve zenginliğin el değiştirme veya değiştirmeme kavgası verilmekte. Her ülkede kendilerine taraftar peydahlayabilmekteler. Oyun sahnelenen devlet vatandaşları şunu anlayamıyorlar: Bu bir iç mücadele, parti ihtilafı değil, global kavgadır. O kavga, Türkiye, derken Brezilya'da patlak verdi. Biraz sonra bilhassa Hindistan, Çin ve belki Meksika'da beklenebilir.
Eski dünya direniyor..
E, hani milenyumdu, köprülerin altından çok sular akmıştı?
Merhum Akif'in Çanakkale Destanı hatıra gelmekte:
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.