İnsan tekâmül eder; fakat mâzisini inkâr edercesine kendisi olmaktan çıkamaz.
Haşim Kılıç'ın inanç yapısından aile hayatına kadar aidiyeti bellidir. Bundan dolayı da laikçi çevrelerle Kemalizm simsarı medyadan çok çekti. Öyle ki hanımıyla kendisinin yolda ayrı yürüyüşlerini aşağılayarak manşet yapan tozpembe laikçi günlerin amiral gemisi gazetenin attığı manşet, sadece Haşim beyin değil, sadece hanımının değil, vicdan sahibi herkesin kanına dokunmuştu.
Haşim Kılıç, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine tayin edilmişti. AYM 27 Mayıs darbesinden sonra darbeci zihniyetin korumak istediklerini teminat altına alma maksadıyla kurulmuş bir mahkemeydi. Bu tür yüksek mahkemeler, her hukuk devletinde vardır. Oralarda saf hukuk adına ihtiyaç duyulmuştur. Bizde ise hukuk değil ideolojik gayeler adına bina edilmişti. Bu ideolojiye hizmet ihtirasıyla dolu kadrolar, böylesi yerleri gericilere karşı taarruz ve müdafaa kaleleri gibi görme gericiliğindeydiler.
AYM uzun yıllar darbenin geçmeyen rüzgârıyla bu yapıdan kurtulamadı. Tek tip zihniyetin içinde iki aykırı isim vardı. Haşim Kılıç ve Sacit Adalı. İkisi de belki muhafazakârlıktan öte dindar insanlardı. Kemalist laikçi ve tetikçi medya ile köksüz politika çığırtkanları, bu isimlere tahammül edemiyordu. Her fırsatta onları yıldırmak için ne lazımsa yapmaktaydılar. O günlerde bu isimlerin tahammül psikolojisini anlamak mümkün. İçeriden mahkeme kadroları, zihniyet olarak da dışarıdan çevrilmiş olmak gibi zor bir vaziyet. O psikolojik teröre rağmen yerlerini bırakıp gitmediler. Bu sebeple mütedeyyin çevrelerin hep kalbinde yer etmişlerdi.
28 Şubat zulüm günlerinde İstiklal Mahkemelerinin 3 Alileri üsluplu bazı başsavcılar akıl, mantık, hukuk, iz'an ve insaf ölçüsüne sığmayacak tarzda ve millete rağmen hatta millete inat dâvâlar açabiliyorlardı.
Böylesi zamanlarda iki muhalif oy çıkardı.
O oyların kimlere ait olduğu belliydi; Haşim Kılıç, Sacit Adalı. Sn. Sacit Adalı, ismine gölge düşürmeden emekli oldu. AYM ise Anayasa referandumundan sonra yeniden şekillendi. İdeolojilerin değil, hukukun kalesi olsun istenmişti. Bu istekle darbeci zihniyetlerin güdümünden çıkartıldı. Hele iç hukuk yolları bittikten sonra ferdi müracaatlara bakar olması çok isabetli bir düzenlemeydi. Hukukun üstünlüğü adına bir teminat olmuştu. Bu cümleden olarak uzun tutukluluğu "hak ihlali" sayan kararını takdirlerle paylaştık.
Haşim Kılıç bu mahkemenin başkanıydı. O bakımdan mahkeme daha bir inandırıcı görünüyordu... Ne var ki hayat aynı zamanda sürprizlerle doluydu. 17 Aralık 2013 Yargı Darbesinden bir ay evvelinde Eskişehir'de yapılan Anayasa değişikliğine tepeden bakan üstad hukukçu tavrından başlayarak inanılmaz çıkışlarla dün kendisini ailesiyle birlikte linç edenlerin alkışlarına tenezzül eden bir konumu tercih etti. Önce işitilenlere inanılamadı ama gerçekler duygularla değişmiyor.
Yaş ilerler fakat, bazen kemâl değil zevâl olur.
YARIN: Kırık Kılıç