Turgut Özal'ın Başbakanlığındaki ANAP iktidarında yaptığımız tekliflerden biri olmasa da diğeri hayata geçti. Hayata geçmeyen teklifimiz şuydu:
Çağı etkileyen büyük mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek, Turgut Özal'ın 6 Kasım 1983 zaferinden 5 ay evvel 25 Mayıs 1983'te vefat etmişti. Yaşayabilseydi fikrinin iktidar olduğunu görme bahtiyarlığına erecekti. Bugün işbaşında olanların olduğu gibi Özal dönemindekilerin de üzerinde hakkı vardı. Merhum, Erenköyü'nde kirayla ikamet ettiği köşkte vefat etmişti. Bu köşkün Necip Fazıl Müzesi yapılmasını teklif etmiştik. Ne yazık ki olmadı. Halbuki kaleme, sanata, fikre... değer veren ileri memleketlerde bir mütefekkirin, şairin, san'atkârın, yazarın... dinlenirken sırtını dayadığı bir duvar bile ziyarete açılır...
Hayata geçen teklifimiz ise şu oldu:
ANAP iktidar olduğunda kültür bakanlığı yoktu. Bu bakanlık, bir kere '30'larda bir kere de '70'lerde kurulmuş, sonra vazgeçilmişti. Devlet, yeniden yapılanırken tekrar ihdas edilmesini teklif etmekteydik. Bir farkla; ismi 'Millî Kültür Bakanlığı' olmalı diyorduk. O vasıftaki bir bakanlığın bu isimde olması zarurettir. Çünkü kültür millî, millete has; medeniyet, âlemşümûldür. Nitekim, Savunma değil, Millî Savunma Bakanlığı; Eğitim değil, Millî Eğitim Bakanlığı'dır. Teklifimiz gerçekleşti; mevzubahis bakanlık hizmete girdi ise de ismi -maalesef- sadece Kültür Bakanlığı oldu.
Bunları niçin hatırladık?
Gündemin ön planındaki bazı konular yüzünden bâzen, asıl gündem olması gereken mes'eleler, ya gözden kaçar, ya hiç görülmez veya hak ettiği kadar alâka görmez. Şu günlerde bir Millî Kütüphane teessürü yaşanıyor olmalı. Haber, inanılır gibi değil. Zikredilen kütüphanenin mahzenlerinde hiç el değmemiş, çürümeğe mahkûm cânım eserler bulundu. Bunların içinde 400-500 yıllık, pahâ biçilmesi zor, el yazması nâdide kitaplar da mevcut. İhmal o çaptaki bazı bağışlar 25-30 sene önce hibe edildiği sandıklardan bile çıkartılmamış.
Bu bir kusur mu?
Ağır kusur...
İhmal mi?
Büyük ihmal...
Peki sorumlusu, sorumluları kim?
Hepimiz, 76 milyon.
Meşhur darbı meseli bir kere daha hatırlayalım. "Bir dokun, bin âh işit kâse-i fağfûrdan." Milli Kütüphane'nin fağfur kâse olduğuna şüphe yok. Fakat fiske vurulduğunda bin âh işitileceğinden de şüphe yok. Tahsisat azlığından, eleman yokluğuna, mekân darlığına... kadar birçok şikâyetin dile gelmesi şaşırtmaz. 'Mazeret üretmek kolay' denebilir ama, insaf dinin yarısıdır. Hadise suçlu bulup dövmek değil, zarfı ve mazrufu dengeleyerek hizmeti kalıcı kılmaktır.
Şu gün dahi Kültür Bakanlığı, bakanlık olarak en az imkânlı teşkilattır.
Öyle ise... teklifimizi yeniliyoruz:
Kültür Bakanlığı, Millî Kültür Bakanlığı olmalı ve bütçesi de ismiyle mütenasip imkânlara kavuşmalı. Milli Kütüphaneler, devletlerin iftihar dayanağı kurumlardan biridir. Amerikan Kongre Kütüphanesi'ne girerken ziyaretçiye pasaport verilir. Bu şu demektir:
-Sen bir ülkeye geldin!
Kütüphaneler ülkedir.
O "pasaport"u hâlâ saklarız.