MEŞRÛTİYET DÖNEMİNDE DARBELER

A -
A +

Osmanlı tarihi, 1299-1839 Saltanat, 1839-1876 Tanzimat, 1876-1908 I. Meşrûtiyet, 1908-1922 II. Meşrûtiyet diye dönemlere ayrılabilir.

 

24 Temmuz 1908’de askıya alınmış Meşrûtiyet, Padişah tarafından tekrar yürürlüğe konmuş; Devlet, meşrutî yönetime geçmiş, fakat Hareket Ordusu ve İttihad Terakkinin baskıları ve İngiliz tezgâhı 31 Mart Vak’ası üzerine 27 Nisan 1909’da tahttan çekilmek zorunda kalmıştı. Yerine biraderi, “Reşad” lakaplı V. Mehmed Padişah oldu ise de bir ulu dönem kapanıyordu.

 

İttihad ve Terakki Fırkası [Birlik ve Kalkınma Partisi], iş başına gelmiş olsa da vaziyete tam hâkim olamıyordu. 21 Kasım 1911’de İttihad ve Terakkiye rakîb olarak Hürriyet ve İtilaf Fırkası [Hürriyet ve Barış Partisi] kuruldu. Kuruluşundan 20 gün sonra Payitaht İstanbul’da ara seçim yapıldı. Bu seçimi, 1 oy farkıyla HİP kazandı. Böyle bir netice İttihad ve Terakki Fırkası için korku sebebi oldu. Gelecek yıl Meclis-i Meb’usan yâni milletvekili seçimleri vardı. O seçimi kaybetme ihtimali doğmuştu.

 

Bu arada Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın bir anlamda silahlı gücü olan Halâskâr Zabitân [Kurtarıcı Subaylar], bir muhtıra vererek işbaşındaki İttihadçı Mehmed Sâid Paşa Hükûmeti’ni düşürdüler. Gazi Ahmed Muhtar Paşa başkanlığında tarafsız bir Kabine kuruldu. Ancak ömürlü olmadı. Bunu, Kâmil Paşa riyasetinde kurulan Hürriyet ve İtilaf yanlısı Hükûmet takip etti.

 

1908-1913 arası, siyasi kavgalar, darbeler, baskın ve cinayetler ve Libya ve Balkanların kaybı yıllarıdır. Felaketlerle doludur. Daha büyük felaketse 1914’te oldu-bittiyle girilen I. Dünya Harbiyle başlayacaktır.
Resneli Niyazi ve Enver Paşa gibi genç romantiklerin dağa çıkması ve Hareket Ordusu tehdidiyle İttihad ve Terakki, 1909’da arkasında Almanya olduğu hâlde hakimiyeti ele geçirmişti ama memleketin bir sabun kalıbı gibi elden kayıp gitmesine mâni olamıyordu. Hâlbuki Abdülhamid Han, nizasız şekilde Devleti teslim etmiş, iç harbe meydan vermemişti.

 

Gidişat böyle iken 23 Ocak 1913 günü Bâb-ı âli Baskını yapıldı. Bir darbe daha olmuştu:

 

Enver Paşa ve Talat Bey ile İttihad Terakki’nin tetikçisi Yakup Cemil gibi isimlerin başında olduğu darbeciler, Hükûmet binasını; bugünkü İstanbul Vilayeti’ni basıp içeri girdiler. Yakup Cemil’in tabancasından çıkan kurşunla Harbiye Nâzırı Nâzım Paşa katledildi, Sadrazam Kâmil Paşa ise çekilmiş silahların tehdidi altında istifa arzuhâlini imzaladı. Hareket Ordusu komutanlığı yapmış zorba tabiatlı Mahmut Şevket Paşa adlı baykuş, sadrazam oldu. Ne var ki kim ne ekerse onu biçer. O da 11 Haziran 1913 günü. Divanyolu Caddesinde arabasıyla seyir hâlindeyken silahlı suikastla katledilecektir.

 

İttihad ve Terakki, 5 yıl sonra M. Şevket Paşa’yı Hükûmetin başına getirebilmekle diktasını pekiştirmişti. Artık imparatorluğu Almanya’ya feda edebilirlerdi. Nitekim öyle oldu. Şüphesiz ki niyet bu değildi ama sonuç böyle oldu. Harb-i Ekber’de Almanların mağlubiyetiyle Osmanlı Türkiye’si de hükmen mağlub sayıldı. Bundan böyle Almanya’nın Cihan Harbini kaybetmesiyle devreye İngilizler girecek ve 1858’de Babür İmparatorluğu’nu yıktıktan sonra Devlet-i âli Osman’a musallat olacaklardı. Ondan sonra İngilizlerin öncülüğünde coğrafya, cetvel cetvel çizildi ve o coğrafyaya kendilerini merkeze alarak Yakın Doğu, Orta Doğu, Orta Asya, Uzak Doğu dediler…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.