Her fikirde aşırılık, taassuptur, diğer adıyla marjinallik. Bu da çok kere gaye ile vasıtanın karışmasından ileri gelmekte. İnsanın kendine yakın hissettiği, varlığını faydalı gördüğü bir partiye oy vermesi, o partiyi desteklemesi en tabiî hakkıdır. Fakat bunu gözü kapalı taraftarlık haline getirmek doğru olmaz.
Partiler, mukaddes müesseseler değildir.
Bizatihi gaye olamazlar.
Onlar, gaye değil, gayeyi gerçekleştirecek kurumlardır. Siyasi partiler, belli bir dünya görüşündeki insanların bir araya gelmesiyle vücut bulmuş hükmi şahsiyetlerdir. Çalışabildikleri, ülke dokusuyla uyuşabildikleri nisbette rağbet görürler. Parti taraftarı olmakla partizanlık farklı duruşlardır. Birincisi bir aidiyettir. İkincisi ise fanatiklik. Halbuki partiler, insanlar tarafından yönetilir. İnsanın olduğu her yerde hata işlenir. Buna rağmen, bilhassa kanat partilerde partiye hatasızlık anlayışıyla bakılır. Parti ne derse, ne yaparsa doğrudur. Giderek lider layüselleşir. Bundan sonra parti içinde ne o parti ve ne de o lider üzerine konuşmak mümkün olur. Parti dışından yapılan eleştiriler ise hasım sözler kabul edilir.
Partiler, demokratik hayat devam ettikçe ülke hayatında yer etmeye devam edeceklerdir. Şirketler gibi partilerin de ömürlü olması sağlık işaretidir. En büyük partinin 12 yaşında olduğu hatırlanırsa ne demek istediğimiz anlaşılır.
Partiler, 1908'den beri Türkiye'yi taşımaktalar.
Siyaset sahnemiz, çok partili ve tek partili şeklinde görüldü. Partili hayatımız, bir asrı biraz geçmiştir. Bu açıdan bakınca bizde demokrasinin başlangıcı 1945 değil, 1908'dir. II. Meşrutiyetle birlikte başlayan taçlı demokraside âyân/senato da vardır. Bugün o ihtiyacı, kısmen Anayasa Mahkemesi doldurmakta. Bu itibarla yeni anayasada senato gerçeğinin düşünülmesi lüzumludur. Parlamenter sistem için aslında senato şarttır. Bu şart o günkü dünyamızda eda edilmiştir. Şu var ki İttihad ve Terakki Fırkası/Partisi, devleti hiç olmayacak biçimde I. Dünya Harbine sokarak sonraki bütün siyasi ve sosyal hadiselerin başlangıcını yapmıştır. Erken Cumhuriyet, dikta dönemi olduğu için II. Dünya Harbinden sonra yeryüzü yeniden şekillenirken yeni süper güç ABD'nin zorlamasıyla Tek Parti zihniyeti rekabeti kabul etmiş, fakat sandıkta hilenin her çeşidine tevessül etmiştir.
Partilerin tenkit ve tekliflere karşı daha anlayışlı ve benimseyici olmaları isabetlidir. Hoşa gidenden ziyade söylenmesi gerekene rağbet edilmelidir. Partilerüstü bakabilen görüşlerden faydalanmak lazım gelir. Sür'atle soğuk savaş dönemi üslubuyla, hakaretlerle kirlenen dilden uzaklaşmalı. Bunun sebebi, taassup, peşin hüküm ve diyalogsuzluktur. Partilerin, yarınlara kalabilmek gibi bir meselesi vardır. Darbeler, partileri sık sık ortadan kaldırmıştır. Ömürlü olan parti geleneğini de oturtur. Ayrıca siyaset akademilerini daha verimli kılmalılar. Diğer şart gençleşmedir. Partilerin hiç değilse beşte bir kadrosu gençlerden meydana gelmeli.
Genç kadroları olan parti, dünya ile daha bir yarışabilir.
Merkez partisi, çadırın orta direğidir.
Kanat partilerle kanatla merkez arasındakiler, belki hiçbir zaman iktidar olamazlar. Fakat bunların birçok fikri iktidara gelir.