Tezkere beklendiği gibi meclisten geçti. Peki şimdi ne olacak? Sınırlı bir harekât mı yapılacak? Geniş bir harekât mı yapılacak? Savaş mı olacak? Düşman kim? PKK mı? PKK ve peşmerge mi? Bu ikisiyle birlikte Amerika da düşman mı? Soru çok. Kafalar karışık. Bu sorular herkesin kafasında farklı cevaplar almakta. Tezkere münasebetiyle yapılan resmi açıklamalara göre düşman sadece PKK'dır. Fakat sınır bir kere aşıldığında, silah patladığında hadisenin nerede duracağı, kimlerin müdahil olacağının bilinmezliği de bir gerçek. Bu noktada 1. Dünya Harbi'nin çıkış şeklini iyi hatırlamalı. Meselenin en kritik noktası PKK'nın bir terör örgütü olmasıdır. Kandil Dağı'nın bombalanması tek başına yetmez. Militanların yerlerini terk etmiş olmaları yüksek ihtimaldir.. Öyleyse neresi vurulacak ki kalıcı sonuç alınsın? Amerikalı komutanların verdiği mesajlar manidardır. Şunu diyorlar. "Irak, bağımsız bir ülkedir kendini savunur". Bu aba altından sopa göstermektir. Gerektiğinde gereken yapılır demektir. Zira Irak'ın ne kadar bağımsız olduğu tartışmalıdır. İşgal altında olduğu ise apaçık ortada. Tezkere, net ve geniş bir yetkidir. Muazzam caydırıcı bir silaha sahip olmadır. Bundan sonra nereye, ne zaman ve nasıl girileceği dehşetli bir incelik ve muhkem bir plan ister. Şüphesiz ki Genelkurmay, istihbarat birimleri, hariciye hep birlikte bütün ihtimalleri kurcalamaktalar. Geziye, maceraya, olimpiyata gidilmiyor. 25 yılda bir ele geçen ve 5 yıldır yaşanan istikrar çökmemeli. Bu bir vakıa. Diğerini yazmıştık, tekrarlayalım "Kıbrıs harekâtından bu yana en önemli karar." Bazı itirazların olacağı kesindir: -PKK ihanetlerine seyirci mi kalalım? -Nasılsa hemen her gün şehit vermekteyiz! Doğru? Şehitler veriyoruz. Ancak çok dikkat etmek gerekiyor. Terörle mücadele savaşa dönüşmemeli. Harekâtı çok iyi yönetmeliyiz. Hakimiyet Ankara'da olmalı. Siyasi iradeyle askeri irade tam bir ahenk içinde işlemeli. Karşımızda nizami bir güç olsa dert değil. Bir başka ülkenin bir bölgesine yerleşip tehlike ânında kaçan, nerelere gizlendiği tesbit edilemeyen bir terör örgütü var. Bizim için sakınılması gereken şudur. Irak, Kuzey Irak otonom idaresi ve Amerika'yı PKK ile aynı safta karşımıza dizecek hamasi bir politika gütmek. Bu yanlış olur, düşmanı küçültmek varken onu çoğaltmak fevkalade yanlış olur. 1 Mart 2003 Tezkeresiyle kaybettiklerimizi 17 Ekim 2007 Tezkeresiyle ne kadarını geri alabiliriz? Sorulması gereken budur. Bu vesileyle buna çalışmalıyız. Tezkere 1 yıllık. Destek çok yüksek. Bu demektir ki AK Parti hükümeti 1 yıl içinde bu terör örgütünü felç etmek zorundadır. Bu zaman zarfında TSK'nın sınır ötesi ve mücavir alanlar harekâtından, müthiş diplomatik savaşa, ekonomik, ticari, yayıncılık mücadelesine kadar ne varsa yapılmalıdır. Teröristle içerde ve dışarıda tavizsiz şekilde mücadele edilmelidir. Bu defa başarılı olunmazsa çok şey biter. Fakat bu yürüyüşte bölge ve dünya kamuoyu kaybedilmemeli. Akıllı, kararlı, cesur, atak bir duruş. Tarihe geçecek çapta diplomasi dehaları gösterilmeli. Devlet olmak kolay değil. Devlet yönetmek kolay değil. Su uyur düşman uyumaz. Kimse mutlak dost değil. Ne gölgesinden korkmak. Ne de romantik çılgınlıkları tekrarlamak. Balyoz gibi sıkılmış bir yumruk olmak. Ve yerinde zamanında ve vurulması gereken yere vurmak.