Bizim de içinde bulunduğumuz şu bölgede yer yerinden oynarken milletvekillerimizin tatil yapmaları makul karşılanamaz. İsrail, komşularını haritadan siliyor, hudutlar, zorla değiştirilmek isteniyor. Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmesi olanca sıcaklığıyla ortada. Türkiye Büyük Millet Meclisi ise tatilde. Bu olamaz. Bu itibarla muhalefet partilerinin "meclis toplansın" çağrıları haklıdır. Bu haklı talebe AK Parti, grubu bigâne kalmamalı. Mecliste üyesi olan partiler, en büyüğünden en küçüğüne müşterek bir teklifle kısa zamanda olağanüstü toplantıyı gerçekleştirmeliler. TBMM'nin toplanması, herkesten evvel AK Parti ve hükümetin menfaatinedir. Etrafımızda her ân her şey olabilir. Hükümetin bu kritik günlerde Meclisin desteğine ihtiyacı vardır. Sınır ötesi harekât için yetki veren mevzuat ve kamuoyu desteği olsa bile TBMM'nin tasvibi şarttır. Zira bir harekât başladıktan sonra bunun nerede duracağı, ne gibi sürprizler yaşanacağı belli olmaz. Asker, "hükümet talimat verdi, icra ettim" diyecek konumdadır. Şayet, kararlar, TBMM'nin tasvibinden geçerse kimse kimseye bir şey söyleyemez, yapılanlar milletin takdiri olur. Bir karar düşünün ki sadece hükümete ait, arkasında ne muhalefet var, ne basın. Bu kararın tatbiki sıkıntılı sonuçlar doğurur. Şimdi böyle bir durum yok. Ancak, buna rağmen muhalefet TBMM'yi istiyor. Bu isteği göz ardı etmemeli. Tarihteki -Allah benzetmesin- ibretlik numuneler hafızalarda. Birinci dünya harbine iktidardaki İttihat ve Terakki Partisi'nin 3 önderi karar vermiş, Sultan ve meşrutî meclis toplar ateşlendikten sonra harbe girdiğimizden haberdar olmuştu. Bugün destek verenler, yarın hesap sorabilirler. Heyecan baskın gelip yarına güçlü gerekçe vesikaları hazırlama zarureti ihmal edilmemeli. Harekât, şüphesiz ki hükümet için risktir. Bu sebeple bütün hukukî ve siyasî mekanizmalar harekete geçirilmeli. Tek yumruk halinde hareket edilmelidir. Meclisin toplanıp "hükümetin arkasındayız" diye deklarasyon yayınlaması, hem bugün hem yarın için fevkalade isabetli olacaktır. Ayrıca, hakîkaten şu nazik ortamda Meclis üyelerinin tatil yapması içe sinmiyor. Savaş dahil her türlü tehlike varitken tatil olmaz. "Su uyur, düşman uyumaz". Tatil bir bakıma da uyku demektir. Zaten başımıza gelenler hep "uyu uyu yat uyu, yat yat uyu" gafletinden ileri geldi.