Zoraki müdahale

A -
A +
Bölgeye "Arap Baharı" adıyla adalet, huzur, insan hakları ve demokrasi getirme iddiasındaki devletler, kendileriyle çelişkiye düşme pahasına yüz bini geçen ölümleri sadece seyrettiler. BM, Güvenlik Konseyi, NATO, İİBT, Arap Birliği'nin vicdanı bile kıpırdamadı. Beşar Esed, vahşette babasını da aşmış bir şekilde katlediyor, Moskova ve Tahran, O'na yardım ediyor, sivil Suriyeli ya kaçabiliyor veya hayatından oluyordu.
Çocuk katliamı tam bu sırada ortaya çıktı. Bin beş yüz civarında yavrucak, gece uykudayken sarin gazı atılarak zehirlenip öldürüldü. Bunun üzerine müdahale sözü  işitilir oldu. BM Güvenlik Konseyi'ni çalıştırmayan Rusya ve Çin ile Baas rejiminin fütursuz destekçisi İran'a çıt çıkartmayan batı, sanki gaflet uykusundan uyanmıştı.
İngiltere, yekten Kosova örneğini hatırlattı:
-Müdahale için BM kararı şart değil!
Ne ummaktaysa, Fransa bu teklifi havada kaptı. Washington, teze kerhen müdahil olmak zorunda kaldı. Şekil belli olmuştu. ABD, İngiltere, Fransa'yla bir koalisyon doğuyordu. Herhalde onlara Avrupa ve Orta Doğu'dan bazı eklenenler de olacaktı. Bu sırada içeride Türkiye'nin bu harekâtın neresinde duracağı tartışmaya başlanmışken dışarıda bir sürpriz yaşandı:
İngiltere, âni bir manevrayla geri çekildi.
ABD yönetimi, şimdi kendini hileyle cepheye sürülmüş gibi görüyor olmalı. Müdahaleye saatler varken, o dakikadan itibaren zaman tersine işlemeye başladı. Beyazsaray için zor bir karardı. Başkan Obama, tarih önünde mes'uliyetten kurtulmak kasdıyla meseleyi Kongreyle paylaşmak istiyor. Buradan da İngiliz parlamentosu gibi "hayır!" kararı çıkabilir. Veya büyük ihtimalle müdahaleye  muvafakat edilir. O takdirde bile Obama, G20 Zirvesinin neticesini bekleyebilir.
Çünkü:
Amerikan kamuoyu, sonunda bataklığa saplanan okyanus ötesi harplerden bıkmıştır. Halk, tabut görmek istemiyor. Askerî hastanelerden yaralı muharipler eksik olmamakta. Bu psikolojinin B.H. Obama'yı çok düşündürdüğü bellidir. Üstelik sn Obama, yeni seçildiği sırada durduk yere Nobel Barış Ödülü'ne mecbur edilmişti. Hem barış ödüllü, hem savaş gönüllü olmak tezattır. Bu yüzden "sınırlı müdahale fikri gündeme geldi. Buna göre hiçbir Amerikan askerinin postalı karaya basmayacakmış. Bu kâfi midir? Hayır. "Zahmet etmeyin, değmez!" dense yeridir. Bu takdirde Rusya, İran, Baas ve Çin itibar, Esed cesaret kazanır. Şayet hiç harekât yapılmazsa bu defa da harp etmeden galip taraf olurlar. Fakat hem hava taarruzu yapılır ve hem de Hür Suriye Ordusu esaslı şekilde silahlandırılırsa o zaman diktatör müsveddesi de köhne Baas rejimi de temizlenir.
Acaba şart olan o yardım yapılır mı?
Siyon arka planlı derin batı, buna izin verir mi, Barack Obama'nın eli serbest bırakılır mı? Çünkü, onlar için üç şart var: Biri İsrail'in emniyeti, ikincisi menfaatlerinin devamı, üçüncüsü de İslam yurdunda İslamiyetin kendine hayat bulamaması. Bu itibarla belki de birkaç stratejik noktanın bombalanmasından sonra Suriye,  dalgalanmaya bırakılacaktır.
Tıpkı Irak gibi...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.