Anestezi

Sesli Dinle
A -
A +

Son dönemde “kendi kendine terapi” veya “kendini iyileştirme” ifadelerini çok sık duymaya başladık. Çünkü sıkıntısı olmayan insan yok gibi. Herkeste bir tükenmişlik hissi, bir kaygı durumu var. En iyi durumda olan, “Üzerimde bir ağırlık, içimde sebepsiz bir sıkıntıvar” diyerek geziyor. Terapi seansları pahalı olduğu için de “Kendin düşün, kendin çöz” uzmanları hızla çoğalıyor.

 

Peki, iyileşmek için verilen tavsiyeler neler? Kendinize bir hobi edinin, ilgi alanlarınızı genişletin, bir şeylerle meşgul olun falan

 

Meşguliyet insana iyi geliyor gerçekten. Bir süreliğine uyuşturuyor ve ruhtaki ağrı geçiyor. Ağrı kesici gibi yani…

 

Ama işin kötüsü, iyileşmek için boş zaman etkinliklerine randevu veren insan, kendisine hep geç kalıyor.

 

     ***

 

İnsan zayıfken mutlaka kendisini hayata bağlayacak bir şeyler bulur. Bazen aşk olur bu, bazen kitap, bazen sanat. Ama en zayıf anlarınızda tutunduğunuz şeyleri, iyileştiğiniz anda bırakırsınız. İlaç gibi yani.

 

O yüzden insan bir şeye sarılacaksa, en güçlü anında sarılmalı. İnsanları, kitapları, filmleri veya sanatı iyiyken sevmeli. Çünkü tedavi amaçlı ilişkilerin ömrü kısa olur.

 

İnsan kendisini iyi hissetmek için edebiyatla ilgilenmez. Edebiyatla ilgilendiği için kendisini iyi hisseder. Buradaki nüansı kaçırmamak lazım. Çünkü menfaate dayalı ilişkilerde samimiyet oluşmadığı için tesir de oluşmaz.

 

Sevdiğine kavuşamayan bir insanın, unutmak için birileriyle vakit geçirmesi gibi bir şey bu. Ama bir şeyi unutmak için çaba harcadığınızda, unutulması gereken şey unutulamaz. Hatıranın silinmesi, unutma çabasının bitmesine bağlıdır.

 

Mesela sigarayı bırakamayanlar, yerine bir şey koyduğu için bırakamazlar. Çünkü kuruyemiş yiyen veya sakız çiğneyen insan, bunu sigarayı unutmak için yaptığını bilir ve bilinçaltında özlemi daha da artar.

 

Ruhundaki boşluğu doldurmak için hobilere ve modern zamanların yasal uyuşturucularına sarılan insanın durumu da aynı. Bilinçaltında yaşanan varoluş sancısı artarak ilerler. Düşüncenin üzerine örtülen eylem bir süreliğine rahatlatır insanı. Ama örtünün altında kıpırdanıp duran ve bizi rahatsız eden düşünceler yok olmaz. Aksine büyüyüp serpilirler.

 

Varoluşa dair düşüncelerin şiddeti arttıkça, insan kendisiyle baş başa kalmamak için kalabalıklara sığınır. Kalabalık ve gürültüde anestezi etkisi vardır çünkü. Disko gibi ortamlar bu yüzden insanlarda yapay bir rahatlama hissi sağlar. Karanlık, gürültü ve kalabalık... İsteseniz de kendinle baş başa kalamaz, iç sesinizi dinleyemez, düşünemezsiniz.

 

Ama insan biraz yaşlanıp da mecburen kendisiyle baş başa kaldığında bütün “ertelenmiş düşünceler” ortalığa saçılır. Yani örtü açılır ve yıllarca karanlıkta kalmış düşünceler randevuya geç kalmanın telaşıyla ortalığa dökülür.

 

Sonra bir psikolog, “Tükenmişlik sendromu” teşhisi koyar. Buradaki sendrom, bizi oyalayan ve düşünceyi engelleyen şeylerin tükenmiş olmasıdır aslında.

 

O yüzden derdimiz kendimizle ilgiliyse, ilk randevuyu kendimize vermemiz lazım. Çünkü insanın düşünce dünyası, boş zaman etkinlikleriyle tatmin olmayacak kadar büyük ve karmaşık bir evren. İstediğin kadar at bin, resim yap, film seyret… Varoluşun sırrına eremeden rahat edemez. İçine sonsuzluk fikri sızmıştır bir kere. Üzerine kürek kürek dünya telaşı atsanız da işe yaramaz.

 

Üzerine son kullanım tarihi kazınmış ilaçlar, sonsuzluğa açılan kapının önünde tedirgin bir şekilde duran insanın kaygılarını geçirmez.

 

Yaşanan sıkıntıyı çözmek için, önce zamanın kelepçesini çözmek lazım. Çünkü kısa vadeli hesaplardan, uzun vadeli mutluluk beklenmez.

 

     ***

 

Niyetiniz unutmak veya uyuşmaksa, narkoz etkisi geçene kadar rahat edersiniz. Ve ağrılı bir uyanışla devam eder her şey.

 

İyileşmek için insanın kendi içine doğru bir keşif yolculuğuna çıkması gerekir. Bu da ancak berrak bir zihinle mümkündür. Gündelik telaştan sıyrılmadan ve hayatın kıyısında biraz soluklanmadan iç huzuru falan bulamazsınız.

 

“Ben niçin yaşıyorum?” sorusunun cevabı boşsa eğer, nasıl yaşadığınızın bir hükmü yoktur. Zamanı istediğiniz kadar doldurun, iyileşemezsiniz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.