Değişen dünyayla birlikte iletişim dünyası son sürat zenginleşirken, nitelik sokakta yatıp kalkıyor.
Özellikle ekran iletişimi, sıfır beden ilişkilere diyet programı yazıyor.
İletişim kanalları şişiyor ama ilişkiler bir deri, bir kemik...
Çünkü ekran üzerinde cümleler duygularından soyunuyor. Söylerken ses tonu, yüz ifadesi, beden dili gibi bir sürü durumla desteklenen ve bir mana kazanan kelimeler ekranda sadece sözlük manasıyla kalakalıyor.
Ortaya çıkan mana, yazanın ruh halinden çok, okuyanın ruh hâline göre oluşuyor.
-
Mesela, "Gel buraya" cümlesinin kullanıldığı ortama göre ne kadar sempatik veya itici olabileceğini düşünün.
Bu cümle bir kavganın tam orta yerinde haşin ve sert, öğrenciyi tahtaya çağıran bir öğretmende otoriterdir.
Soğuk bir kış günü üşümüş çocuğunu ısıtmak için kendisine doğru çeken annenin ağzında sevgi doludur.
Genç bir adam sevdiği kızın elinden tutup, hazırladığı sürprizi göstermek için "Gel buraya" diye fısıldarken biraz heyecanlı, oldukça romantiktir.
Ama bu iki kelimelik cümle ekranlarda o kadar yalnız, o kadar duygusuzdur ki... O anda okuyan kişinin ruh haline göre mana giyinir.
Herkes kendine göre tercüme eder.
-
Özellikle iş ortamlarında insanlar konuşmaktan çok e-posta veya mesaj yoluyla iletişim kuruyor. Yani aynı iş yerinde çalışan iki insanın birbirlerine kurdukları cümlelerin yarıdan fazlası karşı tarafa ekranlardan ulaşıyor.
Yönetici konumunda olanlar için işte bu noktada bir imtihan başlıyor.
Çünkü şirketlerde bilgi akışını sağlamak için mükemmel bir araç olan e-posta kullanımı, yüz yüze iletişim gereken durumlarda iletişim kazalarına yol açabiliyor.
Mesela bir yönetici için, işe geç kalan bir personeli odaya davet edip bu konuyu çözmeye çalışmak en ideal olan yoldur. Ama bu konuyu birkaç cümlelik maille çözmeye çalışan yönetici kolaycılığa kaçıyor demektir.
Genellikle bu tür maillerde saygı dolu ifadeler kullanılır. E-postaya "Sayın" ile başlanır, "Saygılarımla" ile bitirilir ama arada saydırıldığı için yazıyı okuyan kişi ne sayıldığını, ne de saygı duyulduğunu hisseder.
-
Bilmem ne Bey,
Son zamanlarda sıkça işe geç geldiğiniz tespit edilmiştir. Bu konuyla ilgili savunmanızı bize iletebilirsiniz. Önümüzdeki günlerde belirtilen konuya gerektiği gibi hassasiyet göstereceğinizi ve istenmeyen durumların bir daha yaşanmayacağını umuyorum.
Saygılarımla
-
Metnin içinde geçen o kadar saygılı ve seviyeli ifadelere rağmen satırlar arasında buz gibi bir hava esiyor.
Bu metin karşısında metin olabilmek bir çalışan için gerçekten çok zor...
Hele CC'ye birim amiri falan da eklenmişse konu daha da sıkıntılı...
-
Şirketlerde e-posta yoluyla iletişim kurmak müthiş derecede ekonomik. Bir sürü kişiyle yüz yüze görüşmeniz gereken bir konuyu birkaç dakika içinde halledebiliyorsunuz.
Ama birebir etkileşim gerektiren problemleri çözerken e-postayla iletişim kurmak çok riskli.
Aynı binada çalıştığı ve gün içinde defalarca karşılaştığı hâlde, "Bundan sonra işe geç kalma" mesajını sözlü olarak değil de, e-postayla ileten bir yönetici, mekanik bir ilişkiyi kabullenmiş demektir.
-
Gerçekten çözüm odaklı yöneticiler e-postayı etkin bir şekilde kullansalar da, yüz yüze iletişimden asla vazgeçmezler.
Çalışanlarıyla sağlıklı bir iletişim kurmak isteyenler fırça atarken de, tebrik ederken de karşılarında ekran değil, insan olmasına dikkat etmelidir.
Çünkü dijital dünyadaki samimiyet oranı ya sıfırdır, ya da bir.