Geç bunları!

Sesli Dinle
A -
A +

Çok uzunca bir süredir diken üstünde yaşıyoruz. Sonsuz bir hayatın ufkuyla bütünleşemeden, gündelik telaşların gürültüsü içinde eriyip gidiyoruz resmen. İçimizde her an oyundan elenme korkusu var.

 

Bir ağacı doyasıya seyredemeden, sadece yosun kokusunu içimize çekmek için deniz kenarına inemeden ve hayatı içimize sindiremeden yaşlanıyoruz. Hubble teleskobuyla çekilen galaksi görüntüleri bilgisayarımızın arka planını süslüyor. Ama bir gece sırtüstü uzanıp, çıplak gözle yıldızları seyredecek vakit bulamıyoruz.

 

Gerçi vakit bulsak da çok ilgimizi çekmiyor artık bunlar. Çünkü imajlar dünyası, gerçek hayatı gölgede bıraktı. Suret aslın yerini alırken, gölgenin temsil gücü arttı. Taklit, orijinalinden daha iyi olma iddiasında… Ama kimse yadırgamadı. Çünkü aşinalık, düşüncenin önüne dev duvarlar çekti.

 

“Hiçbir şeye vakit bulamıyorum” diye yakınıp duruyoruz ama zaten boş zamanı da modern dünya üretti. Sonra da bu zamanı doldurmak için bir sürü oyuncak sürdü piyasaya.

 

Hep birlikte oyalanıyoruz.

 

Senaryoya göre kurgulanan ve ekrandan hiç durmadan akan sanal hayatlar, gerçekliği tahakkümü altına aldı. Kurguyla gerçek arasındaki o bulanık ve sisli dünyanın nüfusu hızla artarken, artık sadece gerçekliğin kıyısına vuran dalga sesleriyle yetindik.

 

Bu arada normal ve anormal kavramları sil baştan, yeniden oluşturuldu. Bir şeyin normal olup olmadığına, istatistik çoğunluğa göre verildi. Doğru ile yanlış arasına yüzlerce yeni şık eklenerek kafalar bulandırıldı.

 

Biz de şıkları eleye eleye gidiyoruz.

 

Hayatın fâniliği karşısında “anı yaşama” tesellisine sarılanlar, aslında hiçbir anı yaşayamadıklarını fark edemediler. İş hayatıyla özel hayat arasındaki sınırlar kalktı. Kölelik bir tercih özgürlüğü gibi sunuldu. Başkaları için ölesiye çalışırken kendine yatırım yaptığını zanneden insanlar, sertifika avına çıktılar.

 

Öz geçmişimize satır eklemek için kariyer basamaklarında telef oluyoruz.

 

Kararsızlık ve belirsizlik insanları her an diken üstünde durmaya zorladı. “Pedal çevirmeye devam et, yoksa düşersin!” tavsiyesi dünya telaşının nefesini keserken, her alanda performans yarışına zorlanan insanlar yorgun ölmeye başladılar. Sahne öyle bir kurgulandı ki insan sadece uyurken gözlerini kapatabildi.

 

Yani ortada büyük bir numara var ama biz afiyetle yiyoruz.

 

          ***

 

Bilgiyi üretenlerin tek bir amacı vardı. Gerçekten ihtiyaç duyduğu bilgiyi arayan insanların yoluna önemsiz bilgilerden yapılmış bubi tuzakları sermek… Bu yüzden dijital dünyanın bütün algoritması insanların yönünü değiştirmek üzerine tasarlandı. Bilgi çağı, gereksiz bilgiyle oyalanma çağına dönüşürken, hava durumuna bakmak için internete giren insanlar birden kendilerini alışveriş yaparken buldular.

 

Rahatlamak için alışveriş yapan insanın, bu saçmalığı sorgulamaya mecali kalmadı. Reklam panolarında, bir elinde alışveriş çantaları, diğerinde kahveyle gülümseyen, mutlu ve enerjik insanların görüntülerinin bir hipnoz etkisi oluşturduğunu anlayamadı.

 

Yoluna çıkan engelleri aşmak için büyük mücadeleler veren insan, aslında yolunun başkaları tarafından çizildiğini göremedi. Hedefe kitlenen kitleler, “Ok muyum, yay mıyım yoksa hedefin kendisi miyim?” diye sormadı. Sonuçta her şeyi sorgulayan insan, kendini sorgulamayı unuttu.

 

İkinci el tutkulara sarılan insan, asıl tutkuların üzerini kapkara bir bulut gibi örten gündelik telaşın içinden bir türlü çıkamadı. Hayata tutkuyla bağlı olanlar, ölüm korkusunun üzerine kürek kürek dünya telaşı attılar. Ve düşüncenin üzerine serilen eylemin şehvetiyle aktı gitti günler. Akıl başa geldiğindeyse hep geç oldu. Eşeği Niğde’ye sürecek hâl bile kalmadı.

 

Sonuçta modern insan her şeyi anladığını zannetti de acımasız bir şekilde yönlendirildiğini bir türlü anlayamadı.

 

Ama ben bir birey olarak, özgür irademle…

 

Geç bunları kardeşim! Sana bedava hizmet sunanlar iradeni satın alalı çok oldu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.