Azeri ve Ermeni sendikacılar Ankara'da buluşuyor

A -
A +

Ermenistan, bağımsızlığını ilan ettiği tarihten beri, Türkiye ile olan ilişkilerini bir türlü akılcı bir zemine oturtamadı. Esasen Türkiye ile Azerbaycan arasında son derece sıkışık bir jeopolitik konumda bulunmasına rağmen, bu küçük komşumuz, biraz da Rusya'nın destek ve teşvikleriyle, Türkiye ve Azerbaycan'a kafa tutan bir politika izlemeyi tercih etti. Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerde belirleyici olan iki faktör var. Birincisi Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı sırasındaki durumundan faydalanarak, ülke içinde tedhiş hareketlerine girişen Ermeni komitacıların 24 Nisan 1915'te alınan bir hükümet kararıyla tutuklanması ve daha sonra gelen zorunlu göç (tehcir) uygulamasından kaynaklanan tarihî olaylar. Özellikle diasporadaki Ermeniler bu tutuklama ve zorunlu göç vakasını bir 'soykırım' diye nitelendiriyor ve bunu dünyaya kabul ettirmeye çalışıyor. Dolayısıyla bu konu, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkiler önünde bulunan ciddi bir handikap. İkincisi; Ermenilerin, Rusya politikaları teşvikleri doğrultusunda, 1989'dan itibaren Karabağ başta olmak üzere, Azerbaycan topraklarına ve Azerilere yönelik başlattıkları saldırılar da, Ermeniler ile Türk Dünyası arasında, aşılması gereken bir problem olarak duruyor. KISKAÇTAKİ ERMENİSTAN Mevcut durumda Ermenistan, Türkiye ve Azerbaycan'a karşı olan tutum ve davranışlarından dolayı önemli ambargo baskısı altında bulunuyor. Doğuda Azerbaycan, batıda ise Türkiye ile çevrili olan Ermenistan, dünyaya ancak İran ve Gürcistan üzerinden açılabiliyor. Bu ülkenin İran'la olan bağlantısı, hem dar hem de netameli bir coğrafi konuma sahip olduğundan, buradan yeterince faydalanamıyor. Diğer taraftan, Gürcistan ile de bazı sorunları olduğundan, bu konuda da fazla rahat değil. Kaldı ki, Gürcistan, ekonomik potansiyeli ve bugünkü durumu itibarıyla, Ermenistan'a fazlaca hayrı dokunacak konumda değil. Ermenistan'ın bugün şiddetle ihtiyacı olan şey, Türkiye ile olan ilişkilerini düzeltmektir. Düzelecek ilişkiler, halihazırda çok büyük ekonomik sıkıntılar yaşayan ve bu yüzden nüfusunun büyük bölümü yurt dışına kaçan Ermenistan'ı her bakımdan rahatlatacaktır. Türkiye ise, ilişkilerin düzelmesinden, hem ekonomik bakımdan fayda sağlayabilecek, hem de diasporadaki Ermenilerin Avrupa ve ABD'de gündeme getirdiği soykırım iddialarını büyük ölçüde dizginleyebilecektir. Ermenistan'ın ekonomik ve siyasi bakımdan içinde bulunduğu sıkıntılı duruma rağmen, Erivan yönetimi, Türkiye ve Azerbaycan'a karşı, deyim yerindeyse 'kuyruğu dik tutma' siyaseti gütmeye çalışıyor. Bunun son örneklerinden birini, Ermenistan Dışişleri Bakanı Vartan Osanyan, 23 Nisan 2001 tarihinde yabancı bir basın kuruluşuna verdiği mülakatta sergiledi. Bu mülakatta Osanyan, sanki Türkiye ile iyi geçinmeye ihtiyaçları yokmuş havalarında konuşuyor. Bununla da kalmıyor. Türkiye'nin, Ermenistan'a ambargo uygulamakla ve sözde Ermeni soykırımını kabul etmemekle, Karabağ meselesinin çözümüne katkı yapma şansını kaybettiği hezeyanında bulunuyor. Uygulanan ambargonun, Ermenistan'ı 'köşeye sıkıştırma' fonksiyonunu kaybettiğini de öne süren Ermeni bakan, üstü kapalı bir şekilde, "Ambargoyu kaldırırsanız, bizi, kapıları yeniden kapatmakla tehdit edebilirsiniz" tüyosu vermeyi de ihmal etmiyor. Her ne kadar Ermenistan, bulunduğu konumu ve boyunu aşan bir politika izlemeye çalışsa da, Türkiye'nin 'büyük devlet siyasetini' elden bırakmaması lazım. Bu da, karşısındaki devletin haddini aşan tahriklerini dikkate almadan, akılcı bir yol izlemeyi gerektiriyor. TÜRK METAL'İN GİRİŞİMİ Şayet Türkiye, Ermenistan'la olan ilişkileri düzeltme yolunda bazı adımlar atarsa, bunun Ermeni politikacılara rağmen bu ülkenin kamuoyunda ciddi bir yankı bulacağı açıktır. Aslında Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan üçgenindeki sorunlar, sadece resmî makamlarca ele alınmamalı. Bu noktada, her üç ülkenin sivil toplum kuruluşlarına ve işadamlarına da görevler düşüyor. İşte burada 'çok tanıdık bir duyarlılık' devreye girmiş bulunuyor. Uluslararası Avrasya Metal İşçileri Federasyonu'nun kuruluşuna öncülük eden ve yaklaşık 8 yıldır, Avrasya coğrafyasındaki işçi hareketinin demokratik bir zeminde gelişmesi için çaba gösteren Türk Metal Sendikası'nın Genel Başkanı Sayın Mustafa Özbek, önemli bir hamleye imza atıyor. Azerbaycan ve Ermenistan işçi sendikaları konfederasyon başkanları ile metal işkolunda faaliyet gösteren sendikaların genel başkanları, Pazartesi günü Ankara'da biraraya geliyor. Türk Metal Genel Başkanı Özbek'in başkanlığında yapılacak toplantıda, Azeri-Ermeni meselesinin çözümüne katkıda bulunmak amacıyla, bir 'diyalog zemini' oluşturulacak. Sayın Özbek, başlatılacak diyaloğun faydalı olacağından emin. Kendisine, Ermenistan Dışişleri Bakanı'nın yukarıdaki beyanlarını hatırlatıyorum. Sayın Özbek hiç de karamsar konuşmuyor: "Biz meseleye politik açıdan bakmıyoruz. Mevcut durum, her iki ülkeye de fayda sağlamıyor. Türkiye, bölgedeki en önemli güç merkezi. Dolayısıyla, bazı konularda çözüm üretebilecek durumda. Her yaklaşımı da resmî kanallardan beklemek doğru değil. Başlatacağımız diyalog sonunda ulaşacağımız mutabakatı, ilgili ülkelerin hükümetlerine de ileteceğiz." Dileğimiz, bu iyi niyetli ve önemli girişimin başarılı olması.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.