20 milyon kişi azınlık olur mu?

Avrupa Birliği İlerleme Raporu'yla birlikte son günlerde üzerinde en çok tartışılan konu "azınlık tanımı"... Raporun, "İnsan Hakları ve Azınlıkların Korunması" başlığını taşıyan bölümünde, kendilerinden "azınlık" olarak sözedilen Kürt vatandaşlarımızın sayısının 15-20 milyon, Alevi vatandaşlarımızın sayısının ise 12-20 milyon olduğu belirtiliyor. Dikkatli bir göz, buradaki çelişkiyi hemen farkedebilir. 70 milyon içinde, 15-20 milyonla ifade edilen bir nüfus nasıl azınlık olabilir? Bu hesaplamalar nasıl ve neye göre yapıldı? Türklerle Kürtler, Sünnilerle Aleviler ayrılmaz bir biçimde birbirleriyle birleşmişlerdir. Bir ömrü paylaşmak üzere binlerce evlilik yapmışlardır. Avrupa Birliği'ne göre, bu evliliklerden doğan çocuklar Türk müdür, Kürt müdür, Alevi midir, Sünni midir? Türkiye'de milyonlarca insan, etnik unsurların evlilikler yoluyla iç içe geçmesi nedeniyle kökeni bilmemektedir. Kürtler, devletin her kademesinde önemli görevler almış, iş dünyasınından sanat dünyasına kadar her alanda önemli yerlere gelmiştir. Bir "bütünleşme" projesi olma iddiasındaki Avrupa Birliği, Lozan Barış Anlaşması'nı hiçe sayan azınlık tanımıyla bütünleşmeye mi bölünmeye mi hizmet ediyor? Lozan Anlaşması'na göre Türkiye'de üç azınlık vardır. Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler... Oysa Avrupa Birliği, etnik kökene ve mezhebe dayalı bir azınlık anlayışını dayatmaya çalışıyor. Üstelik, Avrupa Birliği'nin azınlık saydığı Kürtler de Aleviler de, kendilerini azınlık olarak görmüyorlar. Alevi ve Bektaşi kuruluşları günlerdir "Biz azınlık değiliz. Raporu kınıyoruz" diye açıklamalar yapıyorlar. Gerçekten de öyle... Kürtler de Aleviler de azınlık değil, çoğunluğun eşit haklara sahip üyeleridir. Önümüzdeki uzun süreç, çok büyük sıkıntılara gebe... Avrupa Birliği, Türkiye'nin yeni bir azınlık tanımı yapması konusunda Türkiye'ye baskı yapacak gibi görünüyor. Unutulmamalıdır ki, bu tanım, Türkiye'nin temellerine yerleştirilmek istenen bir bombadır.