Sinan Aygün

Nisan ayındaki krizle birlikte kirişi kıran yabancı sermaye, stopaj sıfırlanınca dönüşe geçti. Mayıs ayında 40.1 milyar dolara inen sıcak para, Eylül başı itibariyle yeniden 50 milyar doları aşmış. Bu tehlikeli gelişme, hükümet tarafından halka başarı göstergesi olarak pompalanmaya devam ediyor. Yazık bu millete...

Lübnan'a asker gönderilmesi konusunu çok önemsiyorum. Çünkü Türkiye'nin Lübnan'a gönderilecek barış gücü içerisinde yer almasının, Türkiye'nin Orta Doğu politikasında onarılmaz yaralar açacağından endişe duyuyorum. Türk askeri, bölgenin paralı askeri konumuna düşürülmemeli. Lübnan'a asker gönderirsek Orta Doğu'da batağa saplanırız.

İlaç bulamadığı için hayatını kaybeden hastalarla ilgili haberleri üzülerek okuyoruz. İlaç politikasındaki yetersizlik ve yanlışları vurgulayalım ama bu çarpıklığın önemli bir nedeni de savurganlık. Bir yandan bir yılda 500 milyon dolarlık ilaç çöpe atılırken pek çok insanımız ilaca ulaşamıyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri artık "dünya ordusu" olmuştur. Bugünkü gücüyle dünyanın en zor coğrafyasında, en zor görevi yapacak durumdadır. 1990'lı yılların başından itibaren TSK, Birleşmiş Milletler Barış Gücü şemsiyesi altında büyük başarılara imza attı. İlk sınavını Somali'de verdi. Konuşlanması, disiplini, görev anlayışı, silah ve teçhizatı gibi ana konularda büyük takdir topladı.

İMF İcra Direktörleri Kurulu Ağustos başında yine toplandı. Kurul, Türkiye için 3. ve 4. gözden geçirmelerin onaylandığını ve 1.9 milyar doların daha serbest bırakılacağını açıkladı. Gerekçeleri de şu: "Türkiye'de ekonomik performans güçlü bir seyir izliyor..."

CHP Milletvekili Ahmet Ersin soruyor... "PKK ile mücadelede güvenlik güçlerinin verdiği zayiat nedir?" Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül cevaplıyor...

Elinizin altında yoksa gözlerinizin önüne dünya haritasını getirin. Büyük Orta Doğu Projesi diye adlandırılan bölgeye odaklanın...

Bir aydır yoğun bir tempo ile esnafın nabzını tuttuk. Başkentin en işlek ticaret ve alışveriş merkezlerinde 1056 iş yerinde bire bir görüşme yaptık.

Ersal Yavi'nin "Kürt Ütopyası" kitabını okurken üzerinde hayli düşünülmesi gereken bir bölüme denk geliyorum. Şöyle başlıyor:

Mustafa Kemal 1923 yılında Vakit Gazetesi'ne verdiği demeçte şöyle diyor: "Geçtiğimiz yerlerde fabrikalar görmek istiyorum, ekilmiş tarlalar, düzgün yollar, tertemiz sağlıklı insanların yaşadığı evler. Büyük yemyeşil ormanlar görmek istiyorum. Gürbüz çocukların, iyi giyimli çocukların, yüzleri sararmamış, dudakları şişmemiş çocukların okuduğu okullar görmek istiyorum.

Resmen sıcak paranın üstünde ölümüne ateş dansı yapıyoruz. Tüm ülke tutuştu tutuşacak. Biz bir yıldan önce ülkeden çıkacak sıcak paraya 1-2 puanlık "Tobin Vergisi" koyulmasını bekliyorduk. Tam tersi oldu...

Lozan Antlaşması'nın bir yıl dönümü daha yaklaşıyor. 24 Temmuz günü, antlaşmanın imzalandığı günden, bugüne 83 yıl geçmiş olacak.

Doktorlar, eczacılar günlerdir bas bas bağırıyor. "Bağışıklık sistemini çökerten hastalıklar için kullanılan ithal ilaç yokluğu nedeniyle insanlar ölüyor." Hasta yakınları kapı kapı dolaşıp bu ilaçları arıyor.

8 Haziran Perşembe günü Ankara Ticaret Odası'nın 83'üncü yıl dönümünü kutlayacağız. Dikkatli okurlar 83'üncü yıl dönümünden, ATO'nun Cumhuriyet ile yaşıt olduğunu hemen fark edecektir.

Dünya hapşırdı, biz nezle olduk. Döviz, faiz, fiyatlar ne varsa bir gecede tavan yaptı. Piyasalar allak bullak oldu.

Danıştay katliamı için çok yazıldı çizildi, dahası da gelecek. İşin siyasi ve ideolojik tarafına direksiyon kırmak istemiyorum. Çünkü her kafadan bir ses çıkıyor. Soruşturma ve yargı aşamasında her şey belli olsun, tabii ki diyeceklerimiz olacak.

Uluslararası Para Fonu (IMF) heyeti, "Stand-by" düzenlemesine ilişkin 3. Gözden Geçirme incelemeleri için 5 Mayıs günü Türkiye'ye geldi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Uyuşturucu ve Kanun Uygulayıcılar Bürosu'nun hazırladığı "2004-Türkiye" raporunda tüyler ürpertici bilgiler yer alıyor.

Geçen hafta yaptığım açıklamada, bankalarımıza ortak olan çok uluslu şirketleri, servet avcısı yabancı damatlara benzetmiştim.

Ülkemin dirliği, milletimin birliği için her türlü imkanı kullanıyorum. Bu amaçla bu kez de bir kitap yazdım. Turgut Özakman'ın "Şu Çılgın Türkler" kitabı ile büyük bir hamle yapan Bilgi Yayınevi'nden çıktı. Kitabın adı, "Avrupa Tuzağında Mankurtlaşan Türkiye."