Lozan Antlaşması'nın bir yıl dönümü daha yaklaşıyor. 24 Temmuz günü, antlaşmanın imzalandığı günden, bugüne 83 yıl geçmiş olacak. Mustafa Kemal Lozan'ı şöyle değerlendirmişti: "Bu antlaşma, Türk milleti aleyhine, yüzyıldan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması'yla tamamlandığı zannedilmiş bir büyük suikastın yıkılışını ifade eden bir belgedir." *** Şimdi o güne gidelim. Tarih 24 Temmuz 1923... 8 aylık zorlu maraton tamamlanmış ve Lozan Antlaşması imzalanmıştır. İmzayı atan İsmet Paşa, yüzündeki mutluluk ifadesiyle Lozan Üniversitesi'nin tören salonundan çıkmak üzeredir. Lozan'daki en büyük çıban başı İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, tam kapının ağzında İsmet Paşa'nın koluna girer ve şöyle der: "Genç Türkiye Devleti'nin genç komutanını ve genç diplomatını tebrik ederim. Generalim, kapitülasyonlardan tutunuz da akla gelen veya gelmeyen ve sizce engel sayılan birçok şeylerden memleketinizi kurtardınız. Ben de nihayet görüyorsunuz ki bütün bunlara evet dedim. Fakat hiç düşündünüz mü ki, bundan sonra ne yapmak isterseniz yine bizlere muhtaç olacaksınız." Lord Curzon, sağ elinin başparmağıyla işaret parmağını birkaç defa birbirine sürttükten sonra kinini kusar: "PARAYI VERİRKEN ŞİMDİ KAZANDIKLARINIZI BİZLERE İADEYE MECBUR KALACAKSINIZ!" İsmet Paşa, Ankara'ya ulaşır ulaşmaz, Çankaya'ya çıkar ve Mustafa Kemal'e izlenimlerini aktarır. Sıra, Lord Curzon'un şeytani planını içeren yukarıdaki konuşmaya gelir. Mustafa Kemal dikkatle dinler ve anında kesin kararını verir: "Paşam, asla yabancılardan borç almayacağız. Denk bütçe yapacağız. Dışarıya sattığımızdan daha fazla mal almayacağız..." *** Mustafa Kemal'in ölümüne kadar bu politikadan asla taviz verilmedi. Dünyayı kasıp kavuran 1929 Ekonomik Bunalımına rağmen, hiçbir devlete el avuç açılmadı. Türkiye Cumhuriyeti kendi ayakları üzerinde hızla koşmaya başladı. Olağanüstü mesafeler katedildi. Hiçbir devlet de, hükümranlık haklarımızdan taviz isteme küstahlığında bulunamadı. Ne yazık ki Mustafa Kemal'in ölümüyle, Lord Curzon'un korkunç tuzağına hemen düştük... Gırtlağımıza kadar borç batağına battık... Hâlâ borçlanıyoruz. Her borç aldığımızda da, Lozan'da kazandıklarımızı alıp, Sevr paketine attılar. Fener Rum Patrikhanesi'ne ekümeniklik yolda... Kıbrıs'taki istekleri ortada... Güneydoğu'da hiçbir korku duymadan federal devlet istekleri... İsyancı Şeyh Sait'i anma törenleri... Yakılan bayraklar... Belediye'ye ait ambulanslarla taşınan terörist cesetleri... Böyle giderse de Lozan'ın ruhuna el fatiha...