Avrupa Birliği, 40 yıldır Türkiye'yi kapıda bekleterek oyalıyor. AB'ye üye ülkelerin önde gelen politikacıları, basını ve bürokrat çevrelerinin söylemleri bu iddiamıza temel teşkil ediyor. Danimarkalı gazeteciler Thomas Lauritzen ve Michael Ulveman, "Avrupa'nın Zirvesi" isimli bir kitap kaleme aldılar. Kitabın çıkış noktasını, 12-13 Mart 2002 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi öncesi, AB Dönem Başkanı-Danimarka Başbakanı Rasmussen ve Dışişleri Bakanı Möller ile bürokratlar arasında geçen ve gizlice kaydedilen konuşmalar oluşturuyor. Gizli kamera kayıtlarına göre, şu çarpıcı diyaloglar yaşanıyor: RASMUSSEN- Türkiye zirvenin ana maddelerinden birini oluşturuyor. MÖLLER- Türkiye uzun süre bekletilirse, bu bekleyiş Türkiye'yi İslam dünyasına itebilir. Almanlar'ın içeride ve dışarıda söyledikleri birbirini tutmuyor. Joschka Fischer (Almanya Dışişleri Bakanı) ile görüştüm. 12 saat içinde üç kez fikir değiştirdi. Önce Türkiye'nin birliğe tam üyeliğini istemediklerini, Türkiye'nin dışarıda tutulması gerektiğini söyledi. Sonra benden kendisi için Türkiye'ye karşı bir oyalama formülü bulmamı istedi, daha sonra da "Unutalım" dedi. RASMUSSEN- Tarih konusunda çok dikkatli olmamız gerekiyor. Birçok konuyu dikkate almalıyız. Tarih için tarih istiyorlar. Birlik içinde değişik görüşler var. Şartlı tarih verilmesini isteyenler var. Bazıları Türkiye'nin AB'ye yaklaştırılmasını istemiyor. Bazıları bugünkü durumun devam etmesini istiyor. (Ziyaretten sonra Başbakanlık binasında zirve hazırlıkları) RASMUSSEN- Türkler zirveyi Türk zirvesi yapmak istiyorlar. BÜROKRATLAR- Biz bugünkü durum üzerinden politika yürütelim. Mevcut rayda yürütelim. Sonra bunun kavgası olabilir. Tarih için tarih verilebilir. RASMUSSEN- Normal prosedür uygularsak 2004'ten önce bir değerlendirme yapmamız gerekiyor. (Zirvenin birinci günü. Başbakanlık'ta bürokratlar Abdullah Gül'ün randevu talebinde bulunduğunu söylüyorlar. Başbakan Rasmussen ise vaktinin olmadığını belirterek, randevu talebini kabul etmiyor. Ancak bürokratlar Bush'un defalarca telefon ederek, Türkler'in birliğe bir an önce alınması konusunda ısrarlı davrandığını söylüyorlar.) BÜROKRATLAR- Abdullah Gül'e kısa da olsa bir zaman ayırmanız gerekiyor. Sonrasını düşünün. Bu bir yatırımdır. RASMUSSEN- Peki, kısa bir görüşme olur. Bush ile görüştüm. Ama taleplerini kabul etmedim. Öyle herkesin söylediğini yapmamız mümkün değil. (Rasmussen Gül ile görüşüyor. Daha sonra 15 ülke Türkiye'ye 2004 Aralık ayı tarihinin verilmesi konusunda anlaşıyor. Toplantıdan sonra Rasmussen, Möller ve bürokratlar ile görüşüyor.) RASMUSSEN- Bu kararı Türkler basından öğrenmesin. Basından önce Dışişleri Bakanı Möller kararı Türk meslektaşına söylesin. (Karar Türk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'a bildirildikten sonra Rasmussen, Möller ve bürokratları ile tekrar bir araya geliyor.) RASMUSSEN- Türkler ne dediler, kararı nasıl karşıladılar? MÖLLER- Çok şaşırdılar. Hayal kırıklığına uğradılar. Onlara durumu anlatmaya çalıştım. Sen onlara tarih konusunda ısrarlı olmamaları için çok söyledin. Çok sarsıldılar. RASMUSSEN- İsterlerse 2004'ü bir tarih olarak kabul etsinler. MÖLLER- Bunu bir zafer olarak kabul ettiremeyiz. Türk meslektaşım Türkiye'nin dostları ile görüştüklerini ve dostlarının ümit verdiğini, verilen kararı anlayamadığını söyledi. Kararı Gül'e bildirecek. RASMUSSEN- Masada onların dostlarından hiçbiri yoktu. Kimse Türkiye'yi desteklemedi. Ben onlara tarih konusunda ısrarlı olmamalarının Türkiye yararına olacağını anlatmaya çalıştım, anlamadılar. Tarih konusunda ısrar ettiler. Şimdi Türkiye'nin durumu sadece 2004 Aralık zirvesinde görüşülecek. Türkiye'yi birliğe istemeyenler o zaman da bir bahane bularak karşı çıkacaklar ve bu iş uzayacaktır. Gelecek hafta devam edeceğiz.