Avrupa Türkiye'yi istiyor mu?

A -
A +

Avrupa Birliği kapısından yine nasihatle döndük. Sonuç bizim için sürpriz olmadı. İdam, Kürtçe yayın ve eğitim gibi siyasi kriterler yerine getirilse bile Avrupa Birliği'nden takvim alamayacağımızı aylar önce söylemiştik. Ama, Avrupa Birliği sevdalıları toplumda, karşılığı olmayan bir beklenti ve umut oluşturdular. Birbirimizi kandırmayalım. Avrupa Birliği'nin önde gelen siyasetçileri, Türkiye'nin coğrafi, tarihi, kültürel ve siyasi bakımdan Avrupa'nın parçası olmadığını düşünüyor ve bunu da uluorta dile getirmekten çekinmiyorlar. Birkaç örnek vermek istiyorum: Almanya eski Başbakanı Helmut Schmidt: "Avrupa'nın geleceğinde ne olursa olsun Türkiye'nin yeri yoktur. 70 milyon Türk vatandaşını Avrupa içinde dolaştıramayız." (8 Nisan 2000 günü Berlin'de düzenlenen "Avrupa'nın Geleceği" konulu konferanstaki konuşmasından) Schmidt: "Türkiye'nin nüfusu 35 yıl içinde 100 milyona çıkacak. 21. yüzyılın sonlarına doğru nüfusu Fransa ve Almanya'nın toplamı kadar olacak. Türkiye'yi AB'ye almak isteyenlerin bu rakamı akıllarında tutmaları lazım. Türkiye ile Avrupa arasındaki kültürel farklar Rusya ve Ukrayna ile aramızdaki farklardan çok daha derindir." (Avrupa'nın Kendini İdamesi-21. Yüzyıl İçin Perspektifler adlı kitabından) Fransa eski Cumhurbaşkanı Valery Giscard d'Estaing: "Bugün Avrupa'da hiçbir lider Türkiye'yi AB'nin içinde görmek istemiyor. Yarın için de böyle bir niyetleri yok. Türkiye AB tarafından aldatılıyor. Helsinki'de aday yapılması Türkiye'ye boşuna umut vermektir. Yunanistan aday üyelik sayesinde Türkiye'den istediklerini elde etmenin peşindedir. Türkiye'nin AB içinde yeri olmayacaktır." Almanya CDU/CSU Koalisyonu Meclis Grubu Başkanı Wolfgang Schaeuble: "AB üyeliği, yalnızca Avrupa-Hıristiyan geleneğine sahip ülkeler için sözkonusu olabilir. Müslüman Türkiye ve Asyalı Rusya AB üyesi olamaz. Avrupa Birliği'nin sınırları, Avrupa'nın coğrafi sınırları ile biter. Türkiye bu yüzden de AB'ye üye olamaz. Türkiye Avrupalı bir ülke değildir." Avrupa Birliği Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Tom Spencer: "Türklere, ileride bir gün Avrupa'nın parçası olacakları yolunda 30 yıldır söz vererek hiç dürüst bir davranışta bulunmadığımızı düşünüyorum. Çünkü gerçek, AB'nin Türkiye'yi üye olarak kabul etme yolunda hiçbir niyeti olmadığıdır." (Amerikan Dow Jones haber ajansına verdiği demeç) Fransa Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı François Loncle: "Tarihi ve özellikleri dikkate alınınca Türkiye AB'ye hiçbir zaman giremez." (Nice Zirvesi'ndeki konuşması) Katolik Kilisesi'ne bağlı İtalyan piskoposların yayın organı L'Avvanire gazetesi: "Müslüman Türkiye'nin AB'ye girmesi kimliğimize gölge düşürür. Bu üyelik yan yana büyüyen Hıristiyan gelenekleriyle şekillenen Avrupa medeniyetlerinin temelindeki ittifakları sarsar. Unutulmamalı ki Avrupalı fikri başlıbaşına düşman Türklere ve Türkiye'nin başını çektiği İslam dünyasına karşı gelişti. Ankara ile yakın ilişkiler geliştirmeye evet ama farklı tarihi ve kültürel gerçekler farklı kalmalıdır." (3 Ocak 2000) "Ne pahasına olursa olsun Avrupa Birliği'ne üye olalım" görüşünde olanların bu gerçekleri görmezden gelmemeleri gerekir. 40 yıldır Avrupa kapısında bekleyen Türkiye, AB'ye girmek uğruna ulusal çıkarlarına aykırı kriterleri yerine getirmemeli, tek kriter toplumun ihtiyaçları olmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.