Bor nihayet...

A -
A +

Ankara Ticaret Odası olarak çok önem verdiğimiz bor madeni konusunda geçtiğimiz hafta önemli adımlar atıldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in açıklamaları dikkat çekiciydi. Bakan Güler'in verdiği bilgiye göre, Türkiye enerjide yüzde 65 oranında dışa bağımlı... Bu oran 2020 yılında yüzde 80'lere varacak. Bu bilgiler ışığında, enerjide tehlike çanlarının çaldığını söyleyebiliriz. Güler, bor madeninin mutlaka enerjide kullanılacağını açıkladı. Bor konusu hükümetin 3 aylık Acil Eylem Paketi'nde de yer alıyor. Pakette, "Bor Araştırma Enstitüsü" kurulacağı belirtiliyor. Bu taahhüdün vadesi 28 Şubat'ta dolacak. Hükümetin, enstitü çalışmalarına bir an önce başlaması ve ilgili kuruluşların öneri ve katkılarına başvurması gerekir. Bu arada, Türkiye Bilimsel Teknik Araştırma Kurumu da (TÜBİTAK), geleceğin en stratejik ve önemli yeraltı kaynaklarımızdan olan bor madeninin ekonomiye kazandırılması konusunda bir rapor hazırlayarak Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır'a sundu. Raporda, yine bor kadar stratejik öneme haiz bir maden olan ve nükleer teknoloji yakıtı olarak kullanılan toryum konusuna da yer verildiği belirtiliyor. Türkiye'de bor madeni rezervi yaklaşık 2.5 milyar ton civarındadır. Bir ton ham borun fiyatı 300 $ kabul edildiğinde yaklaşık 750 milyar dolarlık bir kaynak sözkonusudur. CIA raporları bile, Türkiye'nin 2.5 milyar tonluk bor rezervinin 1 trilyon dolar ettiğini açıklıyor. Türkiye'nin elindeki bor rezervi, tüm dünyanın bor ihtiyacını tek başına 400 yıl karşılayacak düzeydedir. Araplar için petrol, Ruslar için doğalgaz neyse Türkiye için de bor odur. Dünya bor rezervinde üstünlük Türkiye'nin elindedir. Türkiye %63 ile birinci, ABD ise %10.3 ile ikinci sıradadır. Ayrıca Türkiye yüksek kaliteli rezervlere sahip olması nedeniyle tekel durumundadır. Ancak, yılda 1.5 milyon ton civarında olan dünya bor üretiminden Türkiye %31, ABD ise %37 oranında pay almaktadır. Ülkemizde rafine ürünlere yönelik yatırım yapılmadığı için yıllık yaklaşık 1.2 milyar $ olan parasal büyüklükten ABD'nin aldığı pay %65, Türkiye'nin aldığı pay ise %21'dir. ABD'nin rafine ürün kapasitesine ulaşmak için 350-400 milyon dolarlık yatırım yapılması gerekmektedir. Japonya, İtalya, İspanya, Belçika, Almanya, Hindistan, ABD, Romanya, Hollanda, Fransa, Çin, Tayvan ve Malezya Eti Holding'ten ham bor satın alarak kendi ülkelerinde bor madenine dayalı rafine ürün sanayii geliştirdiler. Alternatifsiz ve vazgeçilmez bir element olduğu için "sanayinin tuzu" olarak adlandırılan bor, akü yapımında, motor yağlarında, akaryakıtta, fiberglas ve e-glas sektöründe, ilaç sanayiinde, yanık ve yara merhemlerinde, boya sektöründe, otomobil lastiklerinde, darbelere karşı mukavemeti sağladığı için otomobil camlarında, beyazlatıcı özelliği nedeniyle deterjanda, diş macununda, sabunda, ateşe dayanıklı olması nedeniyle yanmaz kumaş üretiminde, ısı ve radyasyondan koruyucu levhaların yapımında, borcamda, porselen ve seramikte, losyon ve güzellik kremlerinde, roket, füze ve savaş uçaklarının yakıtlarında, böcek öldürücü olarak tarım ilaçlarında, gübrede, çimentoda, izolasyon malzemesi olarak inşaatlarda, bilgisayar teknolojisinde kullanılıyor. 57. hükümet döneminde borun özelleştirilmesi gündeme geldiğinde ATO olarak buna karşı çıktık. 58. hükümetin Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır'ın, stratejik önemi nedeniyle özelleştirme kapsamında tutulmayacağını açıklaması, yüreğimize su serpti. Eti Bor'un özelleştirilmesi Türkiye'nin ekonomik ve stratejik çıkarlarına aykırıdır. Bu, Türkiye ekonomisine büyük bir darbe olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.