Avrupa Birliği'nin Kıbrıs konusunda dayattığı çözüm önerisini kabul etmediğimiz takdirde Ada'da işgalci konumuna düşürüleceğimizi söyleyenlere şiddetli tepki gösterdiğimiz günleri hatırlarsınız. Avrupa'ya fazlaca güvenen aydınlarımız (!), Batılı dostlarının Türkiye'ye böyle bir oyun oynayacağına inanmak istemediler. Oysa ki Avrupa'nın bu niyetini tercüme edenler, öngörülere, tahminlere ya da gaipten duydukları seslere değil deneyimlere ve arşivlere dayanarak bu değerlendirmeyi yapıyorlardı. Avrupa Parlamentosu, 1996 yılından bu yana Ada'daki Türk askerini "işgalci güç" olarak niteleyen çok sayıda karar aldı. İşte bunlardan birkaçı: "Türk hükümetinden, özellikle Kıbrıs'tan işgalci askeri güçlerin geri çekilmesini ister." (19.09.1996- Avrupa Parlamentosu Kararı) "Türkiye'den, Ada'nın askersizleştirilmesini sağlamak amacıyla Kıbrıs'taki askeri güçlerini çekmesini ister." (17.09.1998- Avrupa Parlamentosu Kararı) "Türkiye Kıbrıs Cumhuriyeti topraklarının yüzde 37'sini yasadışı bir biçimde işgal etmektedir." (10.02.2000- Avrupa Parlamentosu Kararı) "Türk hükümetine, Kuzey Kıbrıs'taki işgal güçlerini geri çekme çağrısında bulunur." (15.11.2000- Avrupa Parlamentosu Kararı) İşte, bizim aydınların girmek için çırpındıkları Avrupa'nın bizim için kutsal dava olan Kıbrıs'a bakış açısı... Bütün bu kararlar, Avrupa Parlamentosu'nun arşivinde... Sadece bu mu? Türkiye'nin hassas olduğu ulusal meselelerinin hemen hepsi ile ilgili AB'nin çok sayıda kararı var. PKK terörü, sözde Ermeni soykırımı, Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açılması, ne ararsanız var. Sizce bunlar bir rastlantı mı? Siz hiç Türkiye'nin hayrına bir karar aldıklarını gördünüz mü? Eğer bunun tersi bir durumla karşılaşırsanız arkasından mutlaka bir çapanoğlu çıkacaktır. Bunu ben değil yaşadığımız tarihin belgeleri söylüyor. Ama maalesef biz tarihten ders almadığımız ve bize yaşatılanları çabuk unuttuğumuz için Avrupa Birliği bize daha çok dayatmalarda bulunacaktır. Bugün Kıbrıs, yarın İstanbul derlerse şaşırmayın.