Genç Türk Cumhuriyeti, bir yandan Kurtuluş Savaşı'nın inanılmaz tahribatını ve enkazını kaldırmaya çalışırken, bir yandan da, zaferini ekonomik başarılarla taçlandırmak için mücadele etmektedir. Ancak çok zordur. Sanayi adına altyapı sıfırdır. Osmanlı döneminde azınlıkların elinde olan sanayi ve ticaret, savaş ile birlikte hepten yok olmuştur. Ekonomik kalkınma hamleleri biribirini izler... Hedefe doğru isabetli adımlar atılır. Ancak, dünyayı kasıp kavuran 1929 ekonomik bunalımı gelip çatar. Türk ekonomisi, bu şok dalgasını atlatmak zorundadır. Hemen bir dizi önlem devreye sokulur. Yoğun bir kampanya başlatılır. Her türlü iletişim aracı kullanılarak, vatandaşlardan tutumlu olmaları ve yerli malları kullanmaları istenir. *** Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kurulur. Amaç, halkı tutumlu yaşamaya ve tasarrufa alıştırmak, yerli mallarını tanıtmak, kullandırmaya özendirmek, kalitesini yükseltmek ve sürümünü artırmaktır. Halkı da yöneticisi de bu seferberliğe dört elle sarılır. Ve 1929 belası başarıyla defedilir. 12 Aralık 1934'te de 'Milli Ekonomi ve Yerli Mallar Haftası' kurumsal hale getirilir. *** Tabii ki, o günlerin şartları 21'inci yüzyıl Türkiye'sinde yok. Bu nedenle "Adı üstünde serbest piyasa ekonomisi, yerlisi de yabancısı da serbest kalacak ki, sistemin mantığı işlesin" tezini ileri sürenler de olacaktır. Peki, ABD'nin koyduğu kotanın dışına çıkarak, bir tek don veya gömlek satabilir misiniz? Hayır. Ve de, serbest piyasa ekonomisinin ağababası ABD, her yıl yerli mallar kampanyası düzenler. Evet yanlış okumadınız. Bu kampanyanın adı da "Buy American"dır. Bu kampanya süresince Amerikan malı satın alınması gereği vurgulanır. Amerikan halkına, kaliteli ürünün sadece ve sadece Amerikan sanayiince üretildiği propagandası sürekli işlenir. Amerikan yurttaşına, ülke çapında ortak dayanışma için Amerikan ürünü tercih etmesi beyinlere işlenir. Bu "Buy American" kampanyaları, federal yasaların güvencesi altındadır. Aynı kampanyanın İngiltere'deki adı da "English Proudly"dir. İngilizler, her yıl bu ad altında kampanya, düzenler ve yerli malı kullanımını teşvik eder. Yani dünyanın bu iki ekonomi devi, "ele verir talkını, kendi yutar salkımı" misali, geri kalmış ülkelerin koruma duvarlarını delik deşik ederken, kendi koruma duvarlarını asla indirmez... *** Sevgili dostlar, Türk ekonomisi hâlâ "Kurtuluş Savaşı"nı kazanamadı. Gelin, çocukluğumuzda heyecanla kutladığımız, "Yerli Malı ve Tutum Haftası" ruhunu yeniden canlandıralım...