Çifte vergi kaosu!

A -
A +

Ek vergi konusu, tam 6 aydır Türkiye'nin gündeminde... Yılın yarısını, ek vergiye karşı hukuk mücadelesi ile geçirdik. Fakat, oluşturulan kaos yüzünden zaferin tadını çıkaramadık. Aynı vergi yükümlüsünden iki kez vergi almanın adaletsizliği gün gibi ortadayken, hükümet 11 Nisan 2003'te Ek Vergi Yasası'nı çıkardı. Anayasa'ya aykırılık gerekçesiyle Ankara 6. Vergi Mahkemesi'nde dava açtım ve kazandım. Mahkeme, "hukuk dersi" sayılabilecek bir karar verdi. Hükümete, ek vergileri geri çekmesi çağrısında bulunduk. Ek vergilerle birlikte Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin enflasyonun 10 katı bir artışla vatandaşı vurduğunu söyledik ve şu uyarıda bulunduk: "Hükümet, Anayasa Mahkemesi'nin kararını beklemeden, Vergi Mahkemesi'nin kararı doğrultusunda ek vergileri geri çekmeli, yanlıştan dönmelidir. Anayasa Mahkemesi kararının gecikmesi ve ek vergilerin iptal edilmesi halinde vatandaş vergilerin tamamını ödemek zorunda kalacak ve sonuçta mağdur olacaktır. Bu verginin haklı bir tarafı yoktur." Uyarımız dikkate alınmadı. Nitekim Anayasa Mahkemesi yasayı iptal etti. İptal kararı, yanlıştan dönmek için hükümete bir fırsat daha vermişti. Ancak hükümet ek vergi almakta kararlıydı. Jet hızıyla yeni bir yasa çıkardı. Ben de otomobili olan bir vergi mükellefi olarak vergimi ödedim. Ardından yeniden dava açtım ve kazandım. Ankara 4. Vergi Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı aldı. Ek vergi ihdas eden yasanın hukuka aykırılığı ikinci kez tescil edilmiş oldu. Bu karar sadece beni bağlıyordu ancak dava açan her vatandaşın ödediği ek vergileri geri alması için de emsal teşkil ediyordu. Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı verdiğini kamuoyuna açıkladığım gün Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, "Sinan Aygün vatandaşın kafasını karıştırmasın. Verginizi ödeyin" diye tepki gösterdi. Vatandaş devletine inandı, vergisini ödedi. Ve sonra Anayasa Mahkemesi yasayı ikinci kez iptal etti. Özetle; ortada iki vergi yasası, iki yerel mahkeme kararı ve Anayasa Mahkemesi tarafından verilmiş iki iptal kararı, vergisini ödeyenler ve ödemeyenler olmak üzere iki mükellef tipi var. Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'dan iki farklı açıklama geldi. 1-) Vergisini ödeyenlerle mahsuplaşacağız 2-) Mahsuplaşmayacağız. Sonunda mahsuplaşmakta karar kılındı. Hükümet, vergi yükü yüzde 26'ya çıkan kayıtlı mükellefe yüklenmek yerine başka kaynak arayışına gidebilirdi, gitmedi. Yanlış yaptı. Ek vergide ısrar edince, zincirleme trafik kazası gibi başka yanlışların doğmasına, bir kaos ve adaletsizlik ortamının oluşmasına yol açtı. Vatandaşı vergisini ödediğine bin pişman etti. Bugün 4 milyon taşıt vergisi mükellefinin büyük bölümü mağdur durumda. 30 Eylül tarihi itibariyle onbinlerce vatandaş vergisini ödedi. Bu durum, hükümet ve Maliye Bakanlığı açısından, "kısa günün kârı" gibi görünebilir. Ancak uzun vadede, vergisini ödediği için alay konusu olan ve "enayi" damgasını yiyen vatandaşların bir kısmı, vergisini ödemeyen "uyanık"ların saflarına katılabilir. Maliye de "bindiği dalı kesmiş" olur. Çünkü vergi çok önemli bir gelir kalemidir. Kaos bitti mi? Bence bitmedi. Devlet, mahsuplaşma zamanı gelinceye kadar vatandaşın parasına faiz işletecek mi? İşletmezse para enflasyon oranında değer kaybetmiş olacak. Hükümete ve Maliye Bakanlığı'na yakışan, vergisini ödeyen vatandaşı mağdur etmeyecek adil bir çözüm yolu bulmaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.