Denize düşen IMF'ye sarılır...

A -
A +

Cumhurbaşkanının fırlattığı Anayasa kitapçığı sağlam temeller üzerinde durmayan Türkiye ekonomisini, tarihinin en ağır buhranına sürükledi. Krizin yıl dönümünü yaşadığımız şu günlerde, meydana getirilen ağır tahribatın etkileri tüm iyimser açıklamalara rağmen, henüz geçmiş değil. Yaşanan ekonomik deprem o kadar şiddetli oldu ki, Türkiye 1 hafta içerisinde 1 yıllık birikiminin neredeyse tamamını kaybetti. Yaklaşık 51 milyar dolar olarak hesaplanan faturayı ödeyebilmek adına IMF'den yüklü paralar alındı.Türkiye dünyanın en borçlu 3. ülkesi konumuna getirildi. Krizin başladığı 19 Şubat 2001 tarihindeki göstergelere yeniden ulaşabilmek için en az 3 yıl gerekiyor. Bunun nedenini, ulusal program arayışlarına kapanan ancak, IMF'ye sonuna kadar açılan kapıların ardında aramak gerekir. Türkiye, IMF ile 40 yıl flört etmiş, bunun 18.5 yılını aynı yastığa baş koyarak geçirmiştir. Bu ilişkiden kazancımız sadece kriz ve borç olmuştur. Üretip kazanmak yerine borç alarak yaşamak kolaycılığının nelere yol açabileceği hesap edilmemiş ya da başka bir ifade ile, ülkenin geleceğine ipotek konulacağı düşünülmemiştir. Yeni borçlanmaya gidilmese bile varolanları ödemek için neredeyse 40 yıl gerekiyor. Türkiye hiç de hak etmediği bir yerde... Doğru politikalarla 1 yılda alınacak mesafeye ulaşmak için 3 senedir gayret sarfediyoruz. Yanlışları ısrarla görmezlikten geliyoruz. Peki ama nereye kadar? Tabana indik yetmez, mezara girmemiz isteniyor. Ülkemiz üzerinde büyük oyunlar oynanıyor. Başroldekiler tecrübeli ve yetenekli... Aynı oyunu başka ülkelerde de sergilemişler. Oyuncular mağrur, seyirciler mağdur. İşin özeti bu... IMF'nin program uyguladığı ülkelere bakın: Pirinç satan Tayland, pirinç ithal etmeye başladı. Mozambik'te 30 bin kişi işini yitirdi. Hindistan'da tarım çöktü ve halk ayaklanması başladı. Rusya'da milli gelir %30 azaldı. Zaire'de halk ayaklanması sonucu hükümet devrildi. Vietnam'da 200 bin kamu çalışanı işinden atıldı. Ruanda'da açlıktan toplu ölümler başladı. Meksika'da 30 bin işyeri, kapısına kepenk vurdu. Arjantin'de olaylar hâlâ devam ediyor... Listeyi uzatmak mümkün. IMF ile anlaşma imzalayan 89 ülkenin %98'inde durum farklı değil.. Sadece IMF'ye "go home" diyenler başarıya ulaştı. Hatırlayalım 1999 yılında neler söyleniyordu: Türkiye, enflasyonla yaşayan son demokratik ülke olma utancından kurtulacak, vergi adaleti sağlanacak ve nihayet ülkemiz muasır medeniyetler seviyesine ulaşacaktı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgur da bitti. Enflasyon %90'a çıktı. Ekonomi %9 küçüldü. Kişi başına gelir 3000 dolardan 2000 dolara geriledi. 3 milyon kişi işinden atıldı. 125 bin işyeri kapandı. TL, dünyanın en itibarsız parası haline getirildi. Açlık sınırı 300 milyon, yoksulluk sınırı 1 milyar TL'ye ulaştı... İtiraf edelim. Bu işi beceremedik. Becermemizi de istemediler. "Güçlü Türkiye" birilerinin işine gelmedi. IMF'nin masalları gerçeği görmemizi engellemesin. İçinde "insan" faktörü olmayan politikaların başarı şansı yoktur. Bu güzel bayram gününde size çok daha iyi şeyler yazmak isterdim. Ancak, birilerinin gerçekleri haykırması gerekiyor. Mübarek Kurban Bayramınızı kutlar, hayırlara vesile olmasını temenni ederim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.