Devecinin hali

A -
A +

Meşhur hikaye, bilirsiniz. Padişahın huzurunda yapılan bir yargılamada, devecinin biri idama mahkum olur. Deveciye son isteği sorulur. Deveci, son bir kurtuluş çaresi olarak, "Yüce Padişahım, deveme konuşma öğretirsem, beni affeder misin?" diye en olmayacak teklifte bulunur. Padişah çok öfkelidir ama merakına yenik düşer. "Tamam, ama ne kadar sürede öğreteceksin?" diye sorar. İdamın eşiğinden dönen devecinin gözleri ışıldar ve "Bir yıl içinde" der. Padişah da kabul eder. Durumu öğrenen bir arkadaşı, "Olacak şey mi, deveye konuşma öğretmek" diye sorunca deveci cevaplar: "Düşündüğün şeye bak! Bir yıl içinde ya padişah, ya ben, ya da deve ölür!" Şu AB müzakere sürecindeki durumumuz, tam da bu hikayede olduğu gibi. Öyle taahhütler altına girildi ki, imkansız ötesi... Birkaçını sayalım: *Kıbrıs'ta Rumlara, soykırım dayatmalarında ve sınır kapısının açılmasında Ermenilere, Ege'de Yunanlılara, Güneydoğu'da bölücülere taviz üstüne taviz verilecek. Rum Ortodoks faaliyetleri tamamen serbest bırakılacak. *Asker pasifize edilecek ve terörle mücadelede çok önemli zaaflar oluşacak. *Öte yandan, en az 10-15 yıl sürmesi kesin olan müzakereler süresince her yıl yeniden Türkiye hakkında rapor hazırlanacak ve politik reformlar gözden geçirilecek... *Hadi diyelim ki her dediklerini yaptık, AB'nin genişleme ve Türkiye'yi içine alma potansiyeli dikkate alınarak son karar verilecek... *Tam üye olsak bile tarım, yapısal fonlar ve serbest dolaşım ile ilgili kalıcı kısıtlamaları kabul etmek zorunda kalabileceğiz. ?Ve de müzakerelerin ucu açık olacak. Yani istedikleri an, "Sepet koluna, herkes yoluna" diyebilecekler. *** Allah aşkına soruyorum. Bu dayatmaların, ayrımcılığın, ikinci sınıf muamelesinin hangi biri kabul edilebilir? Buna rağmen karar alıcılar, kapalı kapılar arkasında, gizlenen belgelerde, ülke adına hayati taahhütler altına giriyor. Aklıselim hiç kimsenin, atılan imzaların gereğinin yerine getirilebileceğine inandıklarını hiç sanmıyorum. Ama hükümetin, devecinin psikolojisi ile hareket ettiği kesin... İçlerinden, "Şimdilik kamuoyunun gazını aldık ya, Allah kerim..." diyorlar herhalde!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.