Osmanlı'nın ekonomik çöküş sürecini başlatan Balta Limanı Anlaşması'ndan sözettiğim 9 Haziran tarihli yazımda, bir sonraki hafta Tanzimat ve Islahat fermanlarını ele alacağımı yazmıştım. Ancak ek vergilerin iptali için açtığım dava sonuçlanınca, önceliği o konuya vermek zorunda kaldım. Bugün Tanzimat Fermanı ile kaldığımız yerden devam ediyorum... Tanzimat, "yeni düzen" anlamına geliyor. Bugünün "Avrupa Birliği'ne uyum yasaları", Tanzimat dönemini ve sonrasında olanları hatırlatıyor. Tanzimat Fermanı (Gülhane Hattı Hümayunu) Balta Limanı Anlaşması'ndan bir yıl sonra 3 Kasım 1839'da ilan edildi. Balta Limanı Anlaşması'yla ekonomisi Batı'ya bağlanan Osmanlı, Tanzimat Fermanı'yla siyaseten de Batı'nın yörüngesine girdi. Ferman ilan edildiğinde dönemin emperyalist güçleri Osmanlı'yı ayakta alkışlıyorlardı. Ülke, sonu bölünmeyle noktalanacak sürece ilk adımını atmıştı. Tanzimat Fermanı'nın en önemli maddesi, özgürlükçülük adı altında azınlıklara tanınan haklardı. Avrupa azınlık haklarını bahane ederek iç işlerimize karıştı. Bugün de özellikle Avrupa Birliği, Kürt vatandaşlarımızı azınlık olarak göstererek iç işlerimize müdahale ediyor. Tanzimat Fermanı'nın sonuçları Osmanlı için hiç de iyi olmadı. ¥ Emperyalist güçlerin Osmanlı üzerindeki parçalama ve paylaşma düşüncelerinin kilit noktaları azınlıklardı. Rum ve Ermenilere tanınan geniş ayrıcalıklar Osmanlı'nın sonunu kaçınılmaz kıldı. ¥ Tanzimat Fermanı'nın ilanından sonra Osmanlı'ya olan Hıristiyan göçü arttı. ¥ Rumlar başta olmak üzere tüm yabancılar kendilerine sağlanan mülkiyet hakkı güvenliği, ekonomik, sosyal ayrıcalıklar ve siyasi hesaplara bağlı olarak ülkemizden yoğun bir şekilde toprak aldılar. İlginçtir, bugünlerde de yabancıların Türkiye'de toprak ve ev alabilmelerini sağlayan düzenlemelerin yapılması konuşuluyor. ¥ Azınlıkların oluşturdukları problemler, dış ülkelerin de desteklemesi ile, iç işlerimize müdahaleleri doğurdu. ¥ Osmanlı İmparatorluğu'nun kendi tebaası üzerindeki hakimiyet ve nüfuzu sarsıldı. Devletin dağılmasına zemin ve imkan hazırlanmış oldu. Bugün, Avrupa Birliği'ne kayıtsız şartsız üye olunmasını, gerekirse taviz verilmesini savunan aydın (!) tipi, Osmanlı ikliminde de mevcuttu. Tanzimat aydınının (!), genel özelliklerine bakalım: ¥ Tanzimat aydını kendi milletini unutup, diğer milletlere benzemeye çalışır, hiçbir zaman kendi halkına güvenmez. ¥ Sırtını her zaman emperyalist bir güce dayayan Tanzimatçılar onların isteklerini yerine getirmekle yükümlü misyonerlerdir. ¥ Tanzimat döneminin ana vasfı, Batı taklitçiliği olmuştur. Osmanlı aydınlarının çoğu Batı'ya hayranlık duymuş ve Avrupa'yı kendi toplumları ile kıyaslamış, oradaki kuruluşları ve hayat tarzını üstün bulmuşlardır. ¥ Tanzimat'ın kurucuları, Batı'nın askeri ve idari yapısını Osmanlı İmparatorluğu'na aktarırken Batı'nın günlük kültürü de Osmanlı toplumuna girmiştir. Giyim, ev eşyası, paranın kullanılışı, evlerin stili, insanlar arası ilişkiler "Avrupai" olmuştur. ¥ Tanzimat döneminin tüm siyasi kişilikleri, çözümü bir emperyalist güce bağlanmakta bulurlar. Tanzimat döneminin siyasi kavgaları da farklı emperyalistlerin Türkiye'yi paylaşırken yaşadıkları çatışmanın yansımalarıdır. Tanzimat dönemi İngilizci Reşit'le Fransızcı Ali ve Fuat Paşaların ve daha sonra da bunlarla İngilizci Namık Kemal'in mücadelelerine sahne olur. Tıpkı bugün ABD yanlıları ile Avrupa yanlılarının çatışması gibi...