Gümrük Birliği'ne dava

A -
A +

Avrupa Birliği'ne üye olmadan Gümrük Birliği'ni kabul eden tek ülke Türkiye... Anlaşmanın yürürlüğe girdiği 1996 yılından 2001 yılı sonuna kadar Türkiye'nin sadece gümrük vergisi kaybı 83 milyar dolar... AB'ye entegrasyon sürecinin başladığı 1973 yılından bu yana da gümrük vergilerinde indirimler ve ortak gümrük tarifesine uyum nedeniyle 150 milyar doları aşan bir gümrük vergisi kaybı sözkonusu. Dış ticaret açığımızın GSMH'ya oranı Gümrük Birliği öncesi yüzde 5.2 iken Gümrük Birliği sonrası yüzde 8.75'e çıkmıştır. Bu durum Gümrük Birliği'nin ithalatımızı artırdığını, ihracatımıza fazla bir etkisinin olmadığını açıkça göstermektedir. Buna bağlı olarak ihracatın ithalatı karşılama oranı 1996 yılından önce yüzde 65.9 iken, 1996 yılından sonra yüzde 59 düzeyine gerilemiştir. Gümrük Birliği sonrası ithal ürün talebi ve tüketim harcamaları yükselirken yatırımların aynı oranda artmaması nedeniyle hazine faizleri yüzde 12.4 puan yukarı çıkmıştır. Bunun neticesi olarak iç borç faizleri yükselmiştir. Gümrük Birliği'ne "İki yıl sonra AB üyesiyiz, çağ atlayacağız, zenginleşeceğiz" diye girdik, geldiğimiz durum ortada. İşin ilginç tarafı, "uluslararası anlaşma" statüsünde olan Gümrük Birliği'ne ilişkin olarak ne bir Bakanlar Kurulu kararı, ne de bir Meclis kararı var. Dönemin başbakanının imzası dışında... Dolayısıyla anlaşma, Anayasa'nın 87. ve 90. maddelerine aykırı. Anayasa'nın 87.maddesine göre, uluslararası anlaşmaların onaylanmasını TBMM uygun bulmalıdır. 90. maddesine göre ise ekonomik, ticari veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan anlaşmalar, devlet maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu anlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde TBMM'nin bilgisine sunulur. Ankara Ticaret Odası olarak, Türkiye ekonomisinde büyük kayıplara yol açan, mevzuat hükümlerine uyulmaksızın yürürlüğe giren, bir başka deyişle şekil yönünden sakat olan Gümrük Birliği Anlaşması'nın hukuken yok hükmünde olduğunun tespiti için Danıştay 10. Dairesi'ne dava açtık. Gümrük Birliği Anlaşması üzerinde çalışan teknokratların (Anlaşma, Türkiye'nin AET'ye üyeliğini içeren 1963 tarihli Ankara Anlaşması'nın bir uzantısıdır. Yeni bir düzenleme gerektirmez) görüşü geçersizdir. 25 Mart 1957 tarihli Roma Anlaşması ile vücut bulan AET, 1992 yılında Maastrich Zirvesi'nde imzalanan Avrupa Tek Senedi ile Avrupa Birliği'ne dönüşmüştür. Yapısı, ismi ve kapsamı değişmiştir. Bu köklü dönüşüm ve değişim üye ülkelerde halk oylamaları yapılmasını ve yeni durumun Avrupa ülkeleri parlamentolarının onaylarına sunulmasını zorunlu kılmıştır. Ancak Türkiye'nin AB ile gümrük anlaşmasını içeren 1/95 nolu Ortaklık Konseyi Kararı Avrupa Parlamentosu'nun onayına sunulmuştur. Dolayısıyla bu anlaşmanın TBMM'nin onayına da sunulması gerekir. Türkiye, geçen 8 yıl içerisinde çok önemli ekonomik güçlüklerle karşılaşmasına karşın, hakkı olan koruma tedbirlerini almadı. Gümrük Birliği'ne ilişkin 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı'nın 63 ve 64. maddeleri, taraflar arasında koruma önlemlerinin uygulanmasına cevaz veriyor. Katma protokolün 60. maddesi ise, "Türkiye ekonomisinin bir sektörünü ve dış mali istikrarını tehlikeye düşürecek ciddi bozukluklar veya Türkiye'nin bir bölgesinin ekonomik durumunun bozulması şeklinde güçlükler belirmesi halinde Türkiye gerekli korunma tedbirlerini alabilir. Sözkonusu tedbirler ve bunların uygulama usulleri Ortaklık Konseyi'ne gecikmeden bildirilir" hükmünü içeriyor. Bu konuda gerekli koruyucu önlemleri almayan idareciler ağır hizmet kusuru suçu işleyerek kamu zararının artmasına neden olmuşlardır. Türkiye'de gelir dağılımı bozuldu, deprem oldu, çok ağır bir kriz yaşadık, yoksullaştık ancak bu madde bir türlü işletilmedi. Davayı açmaktaki amacımız, hukuken sakat zemin üzerine oturmuş bulunan Gümrük Birliği'nin iyiden iyiye tartışılması... Türk adaletinin vereceği karara saygılıyım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.