4 Temmuz 2003'te, Kuzey Irak'ta Türk askerinin başına ABD'liler tarafından çuval geçirilmesini asla unutamadık. Ne Türk milleti, ne de Türk ordusu, bu iğrenç olayın neden olduğu psikolojik travmayı atlatamadı. Hâlâ olayın aslını bilebilmiş değiliz. 2005 yılının son günlerinde, gazetelerde, "Türk askeri de ABD'li albayı çırılçıplak soydu" diye haberler çıktı. Daha sonra, böyle bir olayın vuku bulmadığına ilişkin haberler yayınlandı. Kime, neye inanacağımızı şaşırmış durumdayız. Türk halkının acilen bilgilendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü orada askerlerimizin başına geçirilen çuval, aslında tüm Türk milletinin başına geçirilmiştir. *** ABD ile 150 yıllık tarihimizde ilk çuval skandalı bu değildir. Çok daha önemlisi yaşanmıştır. Kuzey Irak skandalında olduğu gibi yine vatandaştan uzun süre saklanmıştır. "Johnson Mektubu"nu kastediyorum. Türk hükümeti, Kıbrıs'ta yaşanan Türk katliamını durdurmak için harekât kararı alır. Ordu hazırlıklarını tamamlar. Harekât tarihi 7 Haziran 1964'tür. Ancak ABD, Türk askerinin adaya çıkacağını öğrenir. Dönemin ABD Başkanı Johnson çok ağır ifadelerle dolu bir mektubu, 5 Haziran 1964'te Başbakan İnönü'ye gönderir. Mektubun özü şudur: "Benim verdiğim silahlarla Kıbrıs'a çıkamazsın. Eğer bunu yaparsan, Sovyetlerden veya başka bir ülkeden sana saldırı gelirse asla yardımına koşmam." Türk hükümeti şok olur. "Stratejik ortak"tan böyle bir tepki hiç hesap edilmemiştir. Fırça yenilmiştir, ancak karşı tepki verecek güç de yoktur. Çünkü, Türkiye, ekonomisi ile ordusunun silah ve teçhizatı ile bu ülkeye tam bağımlı hale gelmiştir. Başbakan İnönü, 21 Haziran 1964'te ABD'ye uçar ve Beyaz Saray yetkilileri ile bir dizi görüşme yapar. Sonunda da Türk askerinin Kıbrıs'a müdahalesi rafa kaldırılır. 1974 harekâtına kadar da Kıbrıs Türkleri üzerindeki mezalim, 10 yıl boyunca devam eder. Bu mektup, Türk kamuoyuna duyurulmaz. Ama 3 yıl sonra, usta gazeteci Cüneyt Arcayürek'in, mektup ile ilgili haberi Hürriyet'te yayınlanır. Hükümet, haberin kamuoyunda neden olduğu tepkiye daha fazla direnemez. 14 Ocak'ta TBMM'de yapılan görüşmelerden sonra, mektubun içeriği ertesi gün kamuoyuna açıklanır. *** "Johnson Mektubu" geldiğinde Kıbrıs'taki soydaşlarımız katlediliyordu. Türk askerinin başına çuval geçirildiğinde ise Kuzey Irak'taki Türkmenler katlediliyor ve kırmızı çizgilerimiz kökünden siliniyor... O gün olduğu gibi, bugün de neler olup bittiğini bilmiyoruz. Ulusal onurumuzu çok ama çok inciten bu olayın perde arkasını bilmek, Türk milletinin hakkıdır. Lütfen açıklayın...