MGK takıntısı

A -
A +

Hükümet, 7. Uyum Paketi ile Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'nin yetkilerini ve işlevini kısıtladı. Türkiye'nin coğrafyası, stratejik önemi ve sosyal yapısı, askerlerin ulusal güvenlik politikalarında önemli ölçüde söz sahibi olmalarını zorunlu kılıyor. Çünkü, ulusal tehdit algılamalarımızı bu unsurlar belirliyor. Hemen her ülke, Milli Güvenlik Kurulu benzeri yapılanmalara ihtiyaç duyuyor. Almanya'da Federal Güvenlik Konseyi, Amerika'da Milli Güvenlik Konseyi var. Her ülkenin tehdit algılamaları farklı olduğu için bu yapılanmalardaki sivil-asker ağırlıkları değişiklikler gösterebiliyor. Ancak hepsinin ortak özelliği "ulusal güvenliği sağlamak..." Dolayısıyla Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısının antidemokratik olduğu eleştirilerine katılmak mümkün değil. Yıllardır, irtica, PKK, Ege sorunu, Kıbrıs sorunu, Irak gibi sorunlarla uğraşan Türkiye'de, askerlerin olmadığı ya da pasifize edildiği bir Milli Güvenlik Kurulu, ulusal güvenlik ihtiyaçlarımıza cevap verebilir mi? Avrupa Birliği'nin ve teröre destek veren çevrelerin, askerlerin MGK'daki varlığından rahatsızlık duymalarının ve Kopenhag kriterlerinde MGK Genel Sekreterliği'ni hedef almalarının nedeni açıktır. Bazı Avrupa Birliği ülkelerinin örneğin İtalya'nın, Yunanistan'ın teröre destek verdikleri artık herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Teröristbaşı Abdullah Öcalan'a Suriye'den kaçtıktan sonra kucak açan ülkeler bunlar değil mi? Başka kanıt mı istiyorsunuz? MGK Genel Sekreterliği'ni işlevsiz hale getiren 7. Uyum Paketi'nin ardından batı basınında yayınlanan haberlere bakın. Times şöyle yazıyor: "Kabul edilen yasalar, orduya resmi gücünü veren MGK'yı kalbinden vuruyor ve icra yetkilerini elinden alarak kurulu sadece bir danışma organına dönüştürüyor. Ancak 4 hükümetin devrilmesinde rol oynayan ordu, toplumda duyulan saygıyla siyaset üzerindeki etkisini sürdürüyor." Financial Times ise şunları yazıyor: "AB Türkiye'nin askeri reformlarını övgüyle karşıladı. Silahlı Kuvvetler'in nüfuzunun azaltılmasından ve PKK mensuplarına af çıkarılmasından sonra Avrupalı diplomatlar Türkiye'ye övgü yağdırdı. Bir Avrupalı diplomat, (Bu iki adım çok olumlu, bu Türkiye'nin üyelik müzakerelerine başlamaya hazır hale geldiğini gösteriyor) dedi." Benzeri bir haber de BBC'de yayınlanıyor: "Reformlar ordunun gücünü hedef alıyor." Yunan basınındaki değerlendirmeler şöyle: To Vima Gazetesi: "Erdoğan paşaları karantinaya sokuyor. Türkiye'de askerlerin yetkileri kısıtlanacak. Askerlerin mutlakiyetine son veriliyor. Tabular biri diğerinin ardından yıkılıyor." Etnos Gazetesi: "Erdoğan'ın stratejik galibiyeti... Hükümet ordunun siyasi müdahalelerini makaslayan ve Kürt gerillalara kısmi af sağlayan reformu yaptı." Ta Nea Gazetesi: "Türkiye'de ordunun rolü kısıtlanıyor." Avrupa Birliği'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Günter Verheugen de oldukça memnun. AB Komisyonu'ndan yapılan açıklamada, "Milli Güvenlik Kurulu'nun yapısı ve işlevindeki reform, AB ülkesi üyelerde var olan uygulamayla askerler üzerinde sivil kontrolü sağlama yönünde önemli bir adımdır" deniliyor. Avrupa, kararı alkışlıyor. MGK Genel Sekreterliği'ni demokrasinin önündeki engel olarak görenlere, tarihi iyi okumalarını tavsiye ediyorum. Avrupa Birliği'ne üyelik, ulusal güvenliğimizin önünde değildir. Hükümete bir öneride bulunmak istiyorum. Avrupa Birliği'ne uyum yasalarına "AB'ye girdiğimizde bu şartlar uygulanacaktır" diye şerh düşelim. Böylece Avrupa Birliği'nin üyelik konusundaki samimiyetini de ölçmüş oluruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.