Seçim tartışmaları uzuyor siyasetçinin itibarı kısalıyor

Erken seçim tartışmaları kabak tadı vermeye başladı. Kaybettiğimiz zamana yazık. Önce "Erken seçime gidelim" kavgasını izledik. Şimdi de "gitmeyelim" kavgasını izliyoruz. Siyasetçiler, kendilerine dışarıdan bakmayı becerebilseler, erken seçim tartışmaları uzadıkça itibarlarının kısaldığını görecekler ama şimdi kimsenin itibarı umursayacak hali yok. "Barajın altında kalma fobisi" nelere kadir! Siyasi parti genel başkanları "sınava girecek öğrenci" sendromu yaşıyorlar. Dersini iyi çalışmayanların karın ağrısı başladı. Gel gelelim, korkunun ecele faydası yok. İktidar partileri için hesap verme, muhalefet partileri için sınav günü er ya da geç gelecek. Notumuzu vermeden önce partilerin sabıka kayıtlarına bakacağız. Kim ne dedi, ne yaptı? Kimseye "sicil affı" tanımayacağız. Sınavdan önce siyasetçiye soracağız: Kamu borç stokunu nasıl eriteceksiniz? IMF ile ilişkileri nasıl düzenleyeceksiniz? Nasıl bir vergi politikası izleyeceksiniz? Büyümeyi hangi argümanlarla sağlayacaksınız? İşsizlik sorununu nasıl ve hangi vadede çözeceksiniz? Nasıl bir yatırım politikası izleyeceksiniz? Yer altı kaynaklarını üretime nasıl kazandıracaksınız? Borçlanma politikanız ne olacak? Gelir dağılımını nasıl düzelteceksiniz? Kamu kesiminin savurganlığını önleyecek misiniz? Enerji, su gibi üretim girdilerini ucuzlatacak mısınız? Vergileri düşürecek misiniz? Bağ-Kur'luların sağlık sorunlarını çözecek misiniz? Siyasi Partiler ve Seçim Yasaları'nda düzenleme yapacak mısınız? Mali Milat'a akılcı bir çözüm bulacak mısınız? Yolsuzlukla gerçek anlamda mücadele edecek misiniz? "Performans kriterlerimiz" bunlar... "Gözden geçirme" sırası biz seçmenlerde. Siyasi partiler, borç veren IMF'ye hesap verdikleri gibi vergi veren seçmene de hesap vermek zorundalar. Kim ikna edici cevaplar veriyorsa, kimin ülke sorunlarını çözmek için ayağı yere basan somut projeleri varsa, kimin sicili temizse sınavı geçecek. En hayati önem taşıyan performans kriterimiz IMF ile ilişkiler... Çünkü Türkiye ekonomisindeki kördüğümün çözülüp çözülmeyeceğini, partilerin IMF ile ilişkilerde sergileyecekleri tavır belirleyecek. IMF ile teslimiyetçi bir ilişki içinde, borç almaya devam ederek mi "sözde çözümler" üretecekler yoksa milli kaynaklarımızı mı harekete geçirecekler? IMF'li mi IMF'siz mi? İşte bütün mesele bu...