Türkiye'nin gerçek gündemi

A -
A +

Büyük bir ekonomik krizin içinden geçen Türkiye'de geniş bir kesim, hâlâ krizin bugüne kadar süregelen etkilerini yaşıyor. Türkiye'nin gerçek gündeminde de bunlar var. İvedilikle çözüm bekleyen sorunların başında "kredi kartları" geliyor. Faiz oranları, borcunu geciktiren ya da ödeyemeyenlerin hayatını karartacak kadar yüksek... Krizin hemen ertesinde yaşanan temerrüt faizi faciasının tekrarlanmaması, tüketiciyi mağdur eden uygulamalara son verilmesi için, halihazırda Tüketici Hakları Yasası içinde ele alınan kredi kartlarıyla ilgili ayrı bir yasa çıkarılması gerekiyor. Vatandaşın bir nebze olsun rahatlatılması açısından amme alacaklarına uygulanan faiz oranlarının da düşürülmesi gerek. Elektrik, su, telefon, SSK primi ve vergi borcunu ödeyemeyen binlerce vatandaş, devletin uyguladığı yüksek oranlı gecikme faizlerinden mustarip... Devlet, vatandaştan olan alacaklarını enflasyonun çok üzerinde faiz oranlarıyla tahsil ediyor. Son 6 yılda enflasyon yüzde 346 oranında artmasına karşılık, gecikme faizi oranları yüzde 929 artırıldı. Kriz döneminde borcunu ödeyemediği için Merkez Bankası'nın kara listesine alınan işadamları ve kredi kartı kullanıcılarının da rahatlatılması gerekiyor. Kara listeye en fazla giriş ekonomik krizin yaşandığı 2001 yılında 376 bin kişi ile olmuş. Tüketici kredilerinde 191 bin kişi, kredi kartlarında 637 bin kişi sicil affını bekliyor. Protestolu senet sayısının 282 bin adet ve 517 trilyon liralık bir büyüklüğe ulaştığı, karşılıksız çek sayısının ise 461 bine tırmandığı düşünülürse sicil affının aciliyeti daha iyi anlaşılır. Bu konuda Sanayi Bakanı Ali Coşkun'dan sevindirici haberler var. Hükümetin yerli yatırımcıyı koruyup kollaması, ekonominin canlanması açısından elzem... Üretim maliyetleri yüksek olduğu için yatırımcımız dünya pazarlarındaki rakipleriyle yarışamıyor. Kriz döneminde binlercesi ağır vergi yükü, sigorta primlerinin ve enerji fiyatlarının yüksekliği, bürokrasi gibi nedenlerle fabrikasını söküp, cazip imkanlar ve türlü muafiyetler sunan Balkanlar'a göç etti. Yine üretim maliyetleri yüzünden Türkiye Çin mallarının istilasına uğradı. Türk firmaları, maliyet düşürmek için Çin'de fason imalat yaptırıyor. Balkanlar'daki yatırımcımızı geri döndürmek, Çin istilasının önüne geçmek, üretimi, istihdamı, ihracatı artırmak için vergilerin düşürülmesi, SSK yüklerinin azaltılması, enerji fiyatlarının aşağı çekilmesi ve Teşvik Yasası'nın çıkarılması gerekiyor. Hükümet, kişi başına geliri bin 500 doların altında olan iller için yeni teşvikler ve indirimler düşünüyor. Tüm illerde milli gelirle doğru orantılı ve kademeli bir teşvik uygulamasının daha adil ve yararlı olacağı kanaatindeyim. Sıcak para, ekonomimizi tehdit ediyor. 2001 yılında Türkiye'ye giren 1 milyon dolar, 2003 yılında 3 milyon 812 bin dolara çıkabiliyor. Üstelik tek kuruş vergi ödemeden elini kolunu sallayarak Türkiye'den gidiyor. Kaynak arayışındaki hükümetin ek vergilerle vatandaşın üzerine gitmek yerine rant gelirlerini ve sıcak parayı vergilendirmesi daha adil olmaz mı? Türkiye ekonomisinin yüzde 66'sı kayıtdışı... Kayıtdışılık oranımız, İsviçre, Avusturya, ABD, İngiltere, Hollanda ve Fransa'nın kayıtdışı oranlarının toplamına eşit... Ekonominin mutlaka kayıt altına alınması lazım... Kayıtdışı ekonomi kayıt altına alınsa Türkiye'yi dış politikada istemediği mecralara sürüklemeye çalışan, şartlı kredilere de gerek kalmaz. Dikenli tel, pinpon topu ile yapılan enflasyon hesaplama yönteminin günlük hayatın gerçeklerine uygun şekilde değiştirilmesi de önemli bir husus... Enflasyon rakamı gerçeği yansıtmayınca, bu rakam üzerinden yapılan tüm hesaplar da şaşıyor. İşçiye, memura, emekliye bu rakam üzerinden zam veriliyor. Enflasyon oranı yüzde 20'li rakamlarda seyrederken vergi beyannamelerine yüzde 50, cep telefonu aboneliğine yüzde 60, tapu işlemlerinden alınan harçlara yüzde 66.6, noter hizmetlerine yüzde 47 oranında zam yapılıyor. Taşıt vergileri ek vergilerle birlikte yüzde 218, emlak vergileri yüzde 159, SSK ve Bağ-Kur harçları yüzde 60 oranında artırılıyor. İşçi, memur, emeklinin bir cebine 20 milyon konulup öbür cebinden 150 milyon alınıyor. Meclis, 1 Ekim'de yasama çalışmalarına başladı. Gerçek Türkiye, hükümetinden ve Yüce Meclisi'nden bu meselelerin çözümünü bekliyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.