Bir gün sonra Ankara Ticaret Odası'nda çok anlamlı bir tören var. Vergi rekortmeni Ankaralı iş adamlarına minnet ve şükranlarımızı ifade etmek için plaket vereceğiz. Ben kendilerini bugünden tebrik ediyorum, hem de canı gönülden... Çünkü bu muhterem insanlar da parasını, bonoydu, tahvildi, borsaydı, dövizdi vs. spekülatif yatırım araçlarına yönlendirir, hiçbir riske girmeden, vergi mergi de ödemeden belki de daha çok kazanabilirdi. Ama onlar, binbir türlü olumsuz kuşatmayı yararak, vatanı ve milleti için ürettiler, istihdam, kaynak ve artı değer oluşturdular. Hepsinden Allah bin kere razı olsun. Ben de ticaretin çileli yollarında çok koşturdum. Çekilen sıkıntıları çok iyi bilirim. Ancak, kazanırken, ülkeye de kazandırmanın keyfine diyecek yoktur. Hangi değere sahipsek, bu vatanın sayesinde olmuştur. Ve ömrümüz yettikçe, hiç bitmeyecek bu borcu, ödeme gayreti içinde olacağımızı herkes iyi bilmelidir. Ancak, iş adamı kılıklı üçkağıtçı hokkabazlar yüzünden, vatandaşın üzerimizdeki kuşkulu bakışları, iş dünyasını çok üzüyor. At izi, it izine karıştı çünkü... Kurunun yanında yaş da yandı. Üç-beş hortumcu nedeniyle, vatansever iş adamı ordusu töhmet altında kaldı. Ama yılmayacağız. Moralimizi bozmayacağız. Çalışma şevkimizi asla yitirmeyeceğiz. Daha çok üreteceğiz. Daha çok vergi vereceğiz. Böylece bizlerin üzerindeki o olumsuz imajı tersine çevireceğiz. Kıbrıs'ın önemi Avrupa Birliği görüşmelerinin kilit noktalarından Kıbrıs, alelade bir toprak parçası değil. Konunun hamaset yönünü bir kenara bırakıyorum. Askerî strateji uzmanları şöyle diyor: "Kıbrıs, Türkiye'nin Akdeniz'e açılan tek kapısıdır. Bu kapının kapanması demek, Türklerin, Anadolu'ya hapsolmasıdır. Büyük su kaynakları ile temasları kesilen milletlerin, tarih sahnesinden silinmesi ise kaçınılmazdır. Ayrıca, Kıbrıs muazzam bir uçak gemisidir." İşte yukarıdaki üç cümle herşeyi özetliyor. Bunları neden mi söylüyorum? Çünkü, ülkemizde günlük yaşayan ver-kurtulcuların sayısı hızla artıyor. Kıbrıs gerçeğinin sık sık gündeme getirilerek bu güruhun bilgilendirilmesi gerekiyor. Ve Türkiye'nin Avrupa Birliği görüşmelerinde bu konuyu kılı kırk yararak takip etmesi gerekiyor. Bu Avrupa Birliği pilavı daha çok su kaldıracak. Paniğe kapılmadan, diplomasinin her türlü enstrümanını kullanarak müzakere zeminleri oluşturmak gerekiyor. Türk diplomasi dünyası bu tecrübe ve manevra yeteneğine sahip. * * * SON SÖZ: Diplomasinin bittiği yerde diplomasi başlar.