İhracattaki patlama haberleri üzerine, Çin, Romanya, Macaristan, Almanya, Fransa, İspanya, Tayland, İngiltere, Mısır, Yunanistan, Rusya, İrlanda ve Türkiye gibi seçilmiş 30 ülkenin ithalat ve ihracat artış hızlarını kıyasladık. DPT verilerinden yararlanarak yaptığımız "Dış Ticaretin Seyir Defteri" konulu bu çalışmamıza göre, 1988 yılından bu yana ihracat artış hızında gerilerde yer alan Türkiye gerçekten de son üç yılda başa güreşiyor. 1998 yılında yüzde eksi 6.1 artış hızı ile 30 ülke arasında 22'nci, 1999 yılında yüzde eksi 5.9 artış hızı ile 26'ncı, 2000 yılında yüzde 6.5 artış hızı ile 21'inci sırada yer alan Türkiye 2001 yılında 11.9 artış hızı ile birinciliğe yükseldi. 2002 yılında yüzde 15.8 artışa karşılık üçüncü sıraya inen Türkiye, 2003 yılında yüzde 32.4 artış hızı ile yeniden birinciliği yakaladı. Bir de ithalatımıza bakalım. 1998 yılında eksi 6.4 artış hızıyla 30 ülke arasında 25'inci, 1999 yılında eksi 12.5 artış hızıyla 26'ncı, 2000 yılında 35.1 artış hızıyla üçüncü sıraya yükselen Türkiye 2001 yılında krizle birlikte eksi 26.8 azalışla 30'unculuğa geriledi. 2002 yılında ithalatını yüzde 23.7 artıran Türkiye aynı yıl birinciliği yakaladı. 2003 yılı Eylül ayı itibariyle yüzde 36.2 artış hızını yakalayan Türkiye'nin 2003 yılında da birinciliği kaptırması beklenmiyor. Sorun şurada: İhracat artışında yakalanan başarıya karşın ithalat artış hızında da birinci sıraya yükseldik. Bu yüzden dış ticaret açığımızı bir türlü kapatamıyoruz. 1998 yılında yüzde 58.7 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 1999 yılında yüzde 65.4, 2000 yılında yüzde 51, 2001 yılında 75.7, 2002 yılında 69.9 olarak gerçekleşti. 2003 yılının Ocak-Ekim dönemi verileri de bir önceki yılın rakamı olan yüzde 69'u tekrarlıyor. Özetle, dış ülkelerle yaptığımız ekonomik ilişkilerden zararlı çıkıyoruz. 2002 verilerine göre 36 milyar dolar ihracata karşılık 51.5 milyar dolar ithalat gerçekleştiren Türkiye 15.5 milyar dolar dış ticaret açığı verdik. İhracatımızın yüzde 60'ı ithalata dayanıyor. Meydana getirilen katma değer, toplam ihracatın ancak yüzde 40'ını oluşturuyor. Dış ticaret yapısı bu haliyle "yalancı dolma"dan farksız... İthalatımızın da büyük çoğunluğunu ara malları oluşturuyor. Pamuk alıp, iplik ihraç ediyoruz. İthal ettiğimiz malı işleyerek ihracata dönüştürüyoruz. Bu çok düşük bir katma değeri ifade ediyor. Bu nedenle ihracatın ithalatı karşılama oranı arasındaki makas bir türlü kapanmıyor. Her yıl "İhracat patladı" haberlerine seviniyoruz. Ancak ithalattaki patlamaları gözden kaçırıyoruz. Neredeyse ihracat ithalatın kölesi olmuş. Biri patladıkça diğeri de patlıyor.