Yeni ceza kanunu

A -
A +

Kanunlar ve özellikle ceza kanunları, toplumsal asayişin, can ve mal güvenliğinin temelidir. Bu nedenle kanunların kılı kırk yararak çıkartılması gerekir. Ancak ülkemizde yaşanan bir tersliğin altını özellikle çizmek istiyorum. Çünkü 10 gün sonra yürürlüğe girecek yeni Türk Ceza Kanunu ile ilgili ciddi endişeler taşıyorum. Son günlerde kapkaç, gasp, hırsızlık, tecavüz, cinayet, tinerci şiddeti vs. derken hayatımızı cehenneme çeviren olayların, yeni yasa ile birlikte çığırından çıkacağından kaygı duyuyorum. İtirazlarımıza örnekler verelim. Halihazırdaki yasaya göre, polis ve jandarma gerektiği zaman, suça karşı kendi inisiyatifiyle harekete geçiyor. Ancak yeni yasayla birlikte 200 bin civarındaki polis ve 220 bin civarındaki jandarma bundan sonra savcı izni olmadan hiçbir şey yapamayacak. Yani sokakta aniden gelişen bir suç unsuruna müdahale etmek için savcı izni aranacak. İyi de bu mümkün mü? Tabii ki hayır. Görüşlerine başvurduğum yetkililer, Türkiye'deki savcı sayısının çok yetersiz olduğunu belirttiler. Savcıların kendi asli işlerine bile yetişemediklerini belirten uzmanlar, yeni yasa ile telafisi mümkün olmayan gecikmelerin yaşanacağını, hatta Türkiye'nin bir suç cennetine dönüşeceğinden endişe ediyorlar. Canlı bombalar Yeni yasadan çarpıcı bir örnek daha. Gecikmesinde sakınca olan hallerde arama yapılması savcının yazılı emrine bağlanıyor. Artık polis ve jandarma amirleri arama kararı veremeyecek. Yani polis veya jandarma, sokaktaki kapkaççıyı veya şüphelendiği bir canlı bombayı arayamayacak. Bunu yapabilmek için önce adliyenin yolunu tutacak, bulabilirse savcıya ulaşacak, durumu izah edecek, ikna ederse savcıdan yazılı emri alacak, sonra suç mahalline dönecek, suça ve suçluya müdahale edecek. Sanki kara mizah... Bu prosedür, hele hele büyükşehirlerimiz için imkansız ötesi bir şey. Zaten suç olgusu aniden ortaya çıkıyor. Ve müdahale edebilmek için aynı hızla hareket etmek gerekiyor. Masa başında ahkam kesen değil de, işin pratiğini yaşayan uzmanlar olması gerekeni şöyle açıklıyor: Gecikmesinde sakınca olan hallerde, savcının sözlü, daha sonra yazılı haline dönüştürülen emri ile, kolluk amir ve memurları kendi verecekleri yazılı emir ile arama yapabilmelidir. Bu emir 24 saat içinde savcı kanalı ile hakim denetimine sunulmalıdır. Ceza kanunları için, "deneyelim görelim" mantığı mümkün değildir. Çünkü söz konusu olan, candır, namustur, maldır, mülktür... Ne yazık ki, AB uğruna bir tuzağa daha düştük... *** SON SÖZ: Kanunlar, toplumların idam fermanı olamaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.