Yeni Merkez Bankası: Tahtakale

A -
A +

Merkez Bankası Tahtakale'ye yenik düştü. Merkez Bankası, zamanında müdahale edemediği için piyasaları artık Tahtakale yönlendiriyor. Dolayısıyla, yeni Merkez Bankası Tahtakale... Tahtakale piyasasındaki kontrolsüz para gücü, büyük bir tehlike oluşturuyor. Döviz büfeleri marifetiyle yürütülen işlemler, ekonomiyi olumsuz etkiliyor. Bugün ülkemizde bulunan 846 döviz büfesinin günlük işlem hacmi 250 milyon doları, yıllık işlem hacmi ise 65 milyar doları buluyor. Halen yürürlükteki Türk Parasının Kıymetinin Korunması Hakkında 32 sayılı kararın 4/C maddesinde "Türkiye'de yerleşik kişilerin, Türkiye'de yerleşik kişilerden yapacakları işlemler nedeniyle, döviz kabul etmeleri mümkün değildir. Kabul edilmesi halinde 'Kambiyo suçu' işlenmiş sayılır" denmektedir. Buna göre, döviz büfeleri sadece yabancı kişilerden döviz almak zorundadır. Bu açık hükme rağmen, döviz ticaretine göz yumulmakta ve bunun engellenmesi için hiçbir şey yapılmamaktadır. Bankalardan döviz alma ve bozdurma işlemlerinin zahmetli ve pahalı olması yüzünden, para değişim işlemlerinde döviz büroları rağbet görüyor. Yastık altında döviz saklayanlar, hayali ihracatçılar, yurtdışına döviz kaçıranlar döviz bürolarından rahatlıkla döviz alabiliyor. Alım satım işlemlerinde kanunen zorunlu olan Döviz Alım ve Satım Belgesi düzenlemekten kaçınılıyor, hiçbir yasal unsur taşımayan makbuzlar verilerek vergi kaybına neden olunuyor. Sonuçta hem döviz ticareti büyük bir sektör haline geliyor, hem de kayıtdışı ekonomi giderek büyüyor. Merkez Bankası dalgalı kuru bahane ederek döviz fiyatlarına müdahale etmediği için ihracatta büyük zorluklar yaşanıyor. Buna karşılık 2000 krizinin ortaya çıkmasına neden olan ithalat patlaması bu dönemde de görülmeye başladı. Piyasalar başıboş bırakıldı. Merkez Bankası'nın görevi sadece döviz rezervini belli bir seviyede tutmak değil.. Aynı zamanda ihracat ve ithalat gibi başka parametreleri de dikkate alarak ekonomideki genel dengeleri sağlamak zorunda... 2000 krizinde IMF tarafından dikte edilen çıpalı kur sisteminin hatalarını zamanında göremeyerek ülkenin derin bir krize girmesinde Merkez Bankası'nın "etliye sütlüye karışmayan" tutumu da rol oynadı. Merkez Bankası, ilahi bir kurum değildir... Eli kolu bağlı siyaset kurumu, ne yaptığı bilinmeyen Merkez Bankası'nın politikalarını seyretmek ve yalnızca eleştirmek zorunda kalmaktadır. Merkez Bankası özerk bir kuruluş olmadan önce, yapılan veya yapılmayan her işin sorumlusu olarak hükümetler görülüyordu. Merkez Bankası yetkilileri, bu kez sorumluluğu atacak hiçbir merci olmadığını bilerek, ona göre davranmalıdır. Bu kez faturayı ihale edecek başka kurum yoktur...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.