Yolsuzlukları açıklayın ki dudağımız uçuklasın

A -
A +

En az terör kadar tehlikeli bir bela ile karşı karşıyayız. Yolsuzluktan sözediyorum. Son 10 yılda terörün önlenmesi için 100 milyar dolar para harcadık. Oysa aynı dönemde yolsuzluk nedeniyle 150 milyar dolarımız heba oldu. Bazı kaynaklara göre bu rakam 200 ila 300 milyar dolar arasında değişiyor. Yolsuzluklar sonucu, Türkiye'nin dış ve iç borçlarına eşit bir kaynağın hortumlandığını, dolayısıyla yolsuzlukların terörden daha büyük bir tehdit olduğunu söyleyebiliriz. Dünya Saydamlık Örgütü'nün yaptığı "Yolsuzluk Algılama Endeksi" de ne yazık ki mevcut durumu doğruluyor. "En temiz ülkeden en kirli ülkeye" doğru yapılan sıralamada 1995'te 27, 1996'da 33, 1997'de 38, 1998'de 54, 1999'da 54, 2000'de 50, 2001'de 54'üncü sırada olan Türkiye 2002 yılında 102 ülke arasında 64'üncü sıraya düştü. Rakamlar, kötüye gidiş olduğunu gösteriyor. TESEV'in araştırmasına göre, Türkiye'de 20 milyon insan rüşvet vererek işini yaptırıyor. Dünya Bankası'nın bir raporunda kamu ihaleleri yoluyla her yıl 5 milyar doların üzerinde bir paranın, politikacıların ve bürokratların şahsi hesabına yattığı belirtiliyor. Enerji Bakanı Hilmi Güler, sadece enerjide 41.5 milyar doların hortumlandığını söylüyor. Kara para miktarının 120-130 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Türkiye, her üç liranın bir lirasını yolsuzluğa, bir lirasını da popülist yatırımlara harcıyor. Cevaplamamız gereken soru şu: Geriye kalan bir lira ile Türkiye geleceğini mi kuracak, günü mü kurtaracak? Türkiye'de, her hükümet döneminde yolsuzluk araştırma komisyonları kurulur. Bir tek hükümet yoktur ki yolsuzluklarla mücadele edeceğini söylemesin. Toplumda yolsuzlukların ortaya çıkarılacağı, ulusal kaynaklarımızı sömürenlerin en ağır şekilde cezalandırılacağı yönünde beklenti oluşturulur. Ancak bu beklentiler hep boşa çıkar. Bugün de TBMM çatısı altında Yolsuzluk Araştırma Komisyonu çalışma yapıyor. Umarım, bu defa başarabiliriz. Yolsuzlukları önlemek için çıkarılan yasalar maalesef işletilmiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Yolsuzlukları açıkladığımızda dudaklarınız uçuklayacak" diyor. Biz de diyoruz ki, "Açıklayın ki uçuklasın." Bugüne kadar açıklanmadığı için, yaraya neşter vurulmadığı için kanserli hücre tüm vücudu sardı. Kol verdik, bacak verdik, ürettiğimiz bütün değerleri heba ettik. Bir uçuktan ne çıkar? Ancak, bizim dudağımız uçuklayacaksa birilerinin de canının yanması gerekir. Hükümetin, tek partiden oluşması Türkiye için büyük bir şanstır. Kaldı ki Meclis'te yolsuzluklara karşı duyarlı bir muhalefet partisi de mevcuttur. Yolsuzlukları önlemek için milletvekili dokunulmazlığı sınırlandırılmalı, Meclis soruşturması siyasallaştırılmamalıdır. Yolsuzluk iddiaları, siyasal pazarlık konusu yapıldığı için soruşturmalar da birer aklama operasyonuna dönüşüyor. Siyasal Partiler Yasasında değişiklik yapılarak, partilerin parasal kaynakları, seçim harcamalarının tutarı ve kaynakları, seçime girenlerin malvarlıkları kamuoyuna açıklanmalıdır. Siyasi Ahlak Yasası çıkarılarak, milletvekillerinin yapamayacakları işler bu yasada tanımlanmalıdır. Toplumun yolsuzluklara karşı duyarlılık kazanmasında önemli işlevleri bulunan sivil toplum örgütleri güçlendirilmelidir. Kamu yönetimi saydamlaştırılmalıdır. Bankacılık sırrı, ticari sır, devlet sırrı gibi kavramlar gözden geçirilmelidir. Batık bankaların sahiplerinin İsviçre bankalarında ne kadar parası bulunduğunu "ticari sır" kapsamında olduğu için öğrenemiyoruz. Hükümetin, bu bilgiye mutlaka ulaşması lazım. 50 milyon lira vergi borcu olanlara haciz gönderen devlet 50 milyar dolarlık batık banka zararlarını tazmin edemiyor. Denetim birimleri güçlendirilmeli ve siyasal baskılardan arındırılmalıdır. Yargı bağımsızlığı özenle korunmalıdır. Bakanlıklar ve denetim kurumları arasında eşgüdüm ve işbirliği sağlanmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.