Hedef yoksa telaş da yoktur!..

A -
A +

“Toplum zeki insanlara baskı kurar ve zeki olmayı istemez. Çünkü zekiler tehlikeli olur.”

 

 

 

“İkazda bile olsa, nezaket oluyormuş” dedirten bir uyarı bir ikaz ile karşılaştım. Soydan akrabalığımız olmayan bir yakınım demişti ki:

 

“Sen son zamanlarda yolda neredeyse iki büklüm yürümeye başladın. Böyle yürümek sana daha hoş mu geliyor ya da rahatlık mı veriyor?”

 

Bu kibar ikaz sonrası anladım ki farkındalığımızı yitirdiğimizde nasıl yürüdüğümüzü bile unutuyoruz. Şimdi yürürken bu nazik ikazı hatırlıyor dik yürümeye çalışıyorum.

 

Aslında şuurlu bir zihinle hiçbir şey ters gitmez. Gidecek bir yer, ulaşacak bir hedef yoksa telaş da yoktur. Heyecan, keder, başarısız olma vb. korkusu da yoktur.

 

Başarısızlık mı? Hayatın akışı gereği aslında başarısız olmak bile imkânsızdır. Başarısızlık, toplumun biz insanlara problem olan şartlandırmasıdır. Toplum bizim hırslı olmamızı ister. Bu hırs da ancak geleceğe yönelik bir hedef olursa ortaya çıkar.

 

“Ego” şimdiki an ve gelecek arasındaki gerilimde var olur. Gerilim ne kadar büyükse ego da o kadar büyük olur.

 

Dünya işleriyle ilgili hayal kırıklığı yaşamak kolaydır. Er ya da geç daha fazla para veya daha fazla güce sahip olmanın hayaline düşmek an meselesidir. Yine er ya da geç “daha” fikrinin “boşuna” olduğunu da görürüz. İnanın “daha fazla” mutsuzluktan başka bir şey getirmez.  

 

Psikolojik olarak gelecek takıntımız vardır ama o da sıradan bir düşüncedir. Toplum bireylerin zekâsını öldürür ve herkesi sıradanlaştırır. Toplum zeki insanlar üstüne baskı kurar ve zeki olmasını istemez. Çünkü zeki insanlar tehlikeli olur. Onlar gerçekçidir, radikaldir, yenilikçidir. Onlar işlerin sürüncemede ve kıt kanaat gitmesine engel olurlar.

 

Hâlbuki maddi manevi olarak fakirliği övemeyiz. Kaldı ki bazı insanlar fakirliği kanaatkârlıkla eş değer hâle getirirler. Kanaat bir insanın başına gelebilecek en büyük zenginliktir. Aynı zamanda diğer tüm zenginlikleri de içerir. Para yüklü bir konu olduğu için paran yoksa ayıplanırsın. Hem bunu bize toplum dayatır. Yapacak bir şey yok. Bunu kabul edeceğiz. Arzumuz gerçekleşmezse hayal kırıklığı yaşarız. Gerçekleşirse bu defa biz tatmin olmuyoruz. Arzunun ıstırabı budur. Bir dostun düşündürdüklerini paylaştım...

 

     Mustafa Ali Mahdum

 

 

 

 

 

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.